Resmi Evrakta Sahtecilik ve Resmi Belge Düzenlenmesinde Yalan Beyan Suçu

Paylaş:

RESMİ EVRAKTA SAHTECİLİK VE RESMİ BELGE DÜZENLENMESİNDE YALAN BEYAN SUÇU


GİRİŞ

Sahtecilik suçları, TCK’da topluma karşı suçlar başlıklı üçüncü kısmın kamu güvenine karşı suçlar başlıklı dördüncü bölümünde düzenlenmiştir. Bu bölüm içerisinde sırasıyla resmi belgede sahtecilik, resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek, resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan, özel belgede sahtecilik, özel belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek, açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçlarına yer verilmiştir.

Belgede sahtecilik suçları, delil vasıtalarının güvenilirliğini koruma amacına hizmet etmektedir. Yani bir nevi burada korunan yarar kamu güvenliğidir. Bu yüzden de bu suçlarda mağdurun rızasının suçun oluşması üzerinde bir etkisi olmayacaktır. Ayrıca kanunda suçun oluşması için bir zarar mevcudiyeti aranmadığından bu suç tipleri soyut tehlike suçları arasındadır.

BELGE NEDİR?

Belge kendi bünyesinde başlıca şu iki unsuru barındırmalıdır: Birincisi, belgeden söz edebilmemiz için hukuksal bir değer taşıyan yazılı bir beyan var olmalıdır. İkincisi ise , bu belgeyi düzenleyen kişi ve/veya kurumların belirli veyahut da belirlenebilir olması gerekir. Üç çeşit belge bulunmaktadır.

  • Resmi belge, bir kamu görevlisi tarafından zorunlu addedilen bir görevi gereği ve kanunda belirtilen usul ve şekle göre düzenlenmiş belgedir.
  • Resmi belge hükmündeki belgeler, aslında içerik itibarıyla özel belge vasfını taşımalarına rağmen kendilerine kanun tarafından resmi belge niteliği tanınmıştır. TCK m.210/1’de emre veya hamile yazılı kambiyo senedi, emtiayı temsil eden belge, hisse senedi, tahvil veya vasiyetname resmi belge hükmünde sayılmakta ve bunlar üzerinde işlenen sahtecilik suçlarına resmi belgede sahtecilik suçuna göre cezalandırmaktadır.
  • Özel belge, resmi belge niteliği taşımayan ve resmi belge hükmünde sayılmayan ancak belge vasfını taşıyan her türlü yazılı belgedir.

Suçun maddi konusu olan resmi belgeyi genel hatlarıyla şu şekilde ifade edebiliriz: Kamu kurum ve kuruluşlarının kendi aralarında veya gerçek ve tüzel kişilerle iletişimlerini sağlamak maksadıyla oluşturdukları, gönderdikleri veyahut da muhafaza ettikleri belirli bir standart ve içeriğe sahip olan belgelere resmi belge denilmektedir.

RESMİ EVRAKTA SAHTECİLİK SUÇUNUN CEZASI NEDİR?

Resmi belgede sahtecilik suçu Türk Ceza Kanunu’nun 204.maddesinde şu şekilde tanımlanmıştır:

  1. Bir resmi belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir resmi belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren veya sahte resmi belgeyi kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
  2. Görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren, gerçeğe aykırı olarak belge düzenleyen veya sahte resmi belgeyi kullanan kamu görevlisi üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
  3. Resmi belgenin, kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan belge niteliğinde olması halinde, verilecek ceza yarısı oranında artırılır.

SUÇUN MADDİ UNSURLARI NELERDİR?

1. FAİL

Bu suç kamu görevlisi ya da herhangi bir vatandaş tarafından işlenebilir. Ancak maddeden de anlaşılacağı üzere kamu görevlisinin bu suçu işlemesi halinde verilecek ceza daha fazladır. Kamu görevlisinin yetki sınırları içerisinde düzenlediği resmi belgede sahtecilik suçu için TCK m.204/2’ye göre ceza tayini yoluna gidilirken herhangi bir kişi tarafından işlenmesi halinde m.204/1’e göre ceza verilecektir. Bununla beraber kamu görevlisi olmayan kişi, kamu görevlisinin işlediği resmi belgede sahtecilik suçuna iştirak ederse her ikisi de m.204/2’ye göre cezalandırılmalıdır.

2. MAĞDUR

Bu suç, gerçek kişi aleyhine dahi işlense her zaman için asıl mağdur devlettir. Bunun yanında aleyhine suç işlenen kişi suçtan zarar gören sıfatıyla şikayetçi olup yargılama safhasına katılabilir.

3. MADDİ KONU

Suçun konusunu resmi belge veya resmi belge hükmündeki belgeler oluşturur.

4. FİİL

Resmi evrakta sahtecilik suçu, üç seçimlik hareketle kasten işlenebilen bir suçtur. Bu suçun taksirli hali kanunda düzenlenmemiştir yani yoktur. Sahte resmi belge üretilmesi veya mevcut resmi belgenin gerçeğe aykırı düzenlenmesi, gerçek bir resmi belgenin başkalarını aldatacak şekilde değiştirilmesi, sahte resmi belgenin kullanılması olmak üzere üç hareketten herhangi birinin gerçekleştirilmesi halinde suç oluşmaktadır. Ayrıca ikinci fıkrada bu üç seçimlik harekete ek olarak gerçeğe aykırı belge düzenleme hareketi de bulunmaktadır.

Söz konusu hareketlerden düzenlemek ifadesi, belgenin düzenleyeni olarak görünen kişi dışında bir başka kişi tarafından sıfırdan oluşturulması anlamına gelmektedir. Bu seçimlik hareketle, resmi belge esasında mevcut olmadığı hâlde, mevcutmuş gibi sahte olarak üretilmektedir.

İkinci seçimlik harekette zaten düzenlenmiş bir belgeyi gerçeğe aykırı olarak değiştirme söz konusudur. Yani burada belge kanuna uygun bir şekilde oluşturulmuş ancak sonrasında yetkili olmayan kişilerce değiştirilmiştir. Bu seçimlik hareketle, esasında mevcut olan resmi belge üzerinde silmek veya ilaveler yapmak suretiyle değişiklik yapılmaktadır. Ayrıca kanun suçun oluşması için bu değiştirmenin başkalarını aldatacak nitelikte olması şartını da aramaktadır. Aksi takdirde bu suç değil resmi belgeyi bozmak suçu oluşur.

Son seçimlik hareket için ise muhatabın söz konusu belgenin içeriği hakkında bilgi sahibi olmasıyla beraber suç meydana gelecektir. Bununla beraber sahte resmi belgeyi düzenleyen ve sonrasında da kullanan kişi aynı olması durumunda bu suçtan dolayı iki kez ceza verilmeyecektir. Çünkü öngörülen hareketler zaten seçimlik olup hepsinin veya birkaçının işlenmesi suçun niteliğini etkilemeyecektir.

İkinci fıkradaki seçimlik harekette ise ya belgenin düzenleyicisi olarak görünen kişi değil de bir başka kişi tarafından düzenlenmesi ya da belgenin düzenleyeni olarak görünen kişi tarafından düzenlenmesinden sonra düzenleyen veya başka birinin belgeye ekleme veya çıkarma yapması veyahut da belgenin gerçeğe uygun olmayan olayları içermesi durumudur.

Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre suçun varlığından bahsedilebilmesi için bir zararın varlığı ya da en azından bir zarar tehlikesinin meydana gelmesi gerekmektedir.

RESMİ EVRAKTA SAHTECİLİK SUÇUNUN NİTELİKLİ HALLERİ

  1. Suçun konusunu oluşturan resmi belgenin, kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan belge niteliğinde olması hâlinde, cezanın belirlenen oranda artırılması gerekir. Bu belgelere örnek olarak; keşif tutanakları, mahkeme ilamları, noterde düzenlenen satış vaadi sözleşmesi veya noterde düzenlenen vekaletname verilebilir.
  2. Bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın ispatı veya gerçek bir durumun belgelenmesi amacıyla resmi belgede sahtecilik suçunun işlenmesi halinde ise verilecek ceza 1/2 oranında indirilir. Yargıtay’a göre failin durumun gerçekliğine ve doğruluğuna inanması, bu inancın makul ve meşru olması, failin haklı olduğu sübjektif inancı ile hareket etmesi gerekmektedir.
  3. Gerek resmi belgede

SUÇUN MANEVİ UNSURLARI

Belgede sahtecilik suçu, doktrindeki ağırlıklı görüşe göre genel kastla işlenebilen bir suç olmasına rağmen Yargıtay’ın belgede sahtecilik suçlarında kastı zarar vermek bilinç ve iradesi şeklinde aradığı kararları bulunmaktadır. Kast, suçun maddi unsurunu oluşturan hareketlerin yanında ayrıca suça konu olan şeyin belge olduğuna da yönelmiş olmalıdır.

SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ BİÇİMLERİ

1. TEŞEBBÜS

Resmi belgede sahtecilik suçunun maddi unsurlarını oluşturan seçimlik hareketlerin icrasına başlanıp da eline olmayan nedenlerle tamamlanamamış olması durumunda failin ilgili suça teşebbüsle sorumlu tutulması gündeme gelecektir. Teşebbüs nedeniyle cezada yapılacak indirim bakımından failin o ana kadar gerçekleştirdiği hareketlerin suçun konusu üzerinde meydan getirdiği tehlikeye bakılarak tayin edilir.

Seçimlik hareketlerden biri tamamlanmış diğeri henüz icra edilirken fail yakalanmışsa bu durumda faile suçun tamamlanmış halinden ceza verilmelidir. Çünkü seçimlik hareketlerden birinin gerçekleştirilmiş olması halinde suç meydana gelecektir.

2. İÇTİMA

Türk Ceza Kanunu’nun 212.maddesine göre Sahte resmi veya özel belgenin bir başka suçun işlenmesi sırasında kullanılması halinde hem sahtecilik hem de ilgili suçtan dolayı ayrı ayrı cezaya hükmolunur. Bununla beraber sahte belgenin düzenlenmesi ve sonrasında sadece kullanılmasıyla her halükârda iki suçun meydana gelmesinden söz etmek doğru olmaz. Bu durumda eğer kullanmayla birlikte bir başka suç işlenmediği takdirde sadece sahtecilik suçuyla ilgili ceza tayini yoluna gidilmelidir.

Aynı suç işleme kararıyla farklı zamanlara birden fazla sahte belge düzenlenmesi halinde sahtecilik suçunun zincirleme bir şekilde işlendiğinden söz edilebilir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus öncelikle bu birden fazla belgenin farklı zamanlarda düzenlenmiş olması gereğidir. Çünkü bu belgeler eğer ki aynı zamanda düzenlenecek olursa tek bir hareket olarak kabul edilip sadece sahtecilik suçunun oluştuğundan bahsetmek gerekir.

Yargıtay farklı zamanlarda ibaresini dar yorumlayarak kısa zaman aralıkları içerisinde düzenlenmiş belgeleri tek hareket kapsamında ele alıp zincirleme suç hükümlerini uygulamamaktadır.

Buna karşın belirli bir amaç uğruna düzenlenmiş aynı sahte belgenin birden ziyade kullanımı halinde zincirleme suçtan söz edilemeyecektir, burada suç tektir.

3. İŞTİRAK

Kamu görevlisi tarafından işlenen resmi belgede sahtecilik suçuna eğer ki kamu görevlisi olmayan herhangi bir kişi iştirak edecek olursa bu durumda hem kamu görevlisi hem de kamu görevlisi olmayan kişi, kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği suçundan cezalandırılacaktır.

RESMİ BELGENİN DÜZENLENMESİNDE YALAN BEYANDA BULUNMA SUÇU NEDİR?

Bir resmi belgeyi düzenlemek yetkisine sahip olan kamu görevlisine yalan beyanda bulunan kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Kişinin açıklamaları üzerine düzenlenen resmî belgenin bu beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması suçun oluşması için gereklidir. Aksi takdirde düzenlenen belge, yapılan beyanın doğruluğunu ispat edemeyeceğinden, kişi kendi beyanı ile böyle bir belgenin düzenlenmesine sebep olmuş sayılamaz ve kendisinin bu madde uyarınca cezalandırılması doğru olmaz.

Suçun Maddi Unsurları

1. FAİL VE MAĞDUR

Kanunda fail olabilecek kişiler bakımından bir sınırlamaya gidilmemiştir. Herkes bu suçun faili olabilmekle beraber kamu görevlisinin görevinden dolayı bu suçu işlemesi halinde artık TCK m.204/2’den söz etmek gerekecektir.

Mağdur ise toplumu oluşturan herkestir, kamunun kendisidir.

2. FİİL

Suçun maddi konusunu oluşturan yalan beyanın resmi belgenin düzenlenmesi esnasında gerçeklemiş olması gerekmektedir. Ayrıca yalan beyanın yöneldiği kişinin muhakkak bir kamu görevlisi olması bunun yanında da söz konusu belgeyi düzenlemeye yetkili bir kamu görevlisi olması gerekmektedir.

Bulunulduğu anda mevcut bilgiler ışığında gerçek olduğuna inanılan beyanın sonradan yanlış hale gelmesi durumunda bu suçun oluştuğundan bahsedilemez.

Suçun gerçekleşmiş sayılabilmesi için failin yalan beyanda bulunmuş olması yeterlidir. Ayrıca yalan beyanla beraber oluşan resmi belgenin fail tarafından kullanımına gerek yoktur. Yargıtay da suçun oluşumundan söz edilebilmesi için söz konusu belgenin tamamlanıp oluşturulması şartını aramaktadır.

Resmi belge hükmündeki belgelerin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunulması halinde bu suç oluşmayacaktır. Çünkü kanunun lafzı açıktır; kıyas yoluyla genişletilmeye gidilmesi doğru olmayacaktır.

Suçun Manevi Unsurları

Resmi belgenin düzenlenmesine yalan beyanda bulunma suçu, genel kastla işlenebilen bir suçtur. Failin kastı hem beyanın yalan olduğunu hem bu yalan beyanın kamu görevlisine karşı yapıldığını hem de bu yalan beyanın esas alındığı bir resmi belgenin var olduğunu kapsaması gerekmektedir.

Suçun Özel Görünüş Biçimleri

1. TEŞEBBÜS

Doktrindeki baskın görüşe göre; resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçunun tamamlanması için fail tarafından kamu görevlisine karşı yalan beyanda bulunulması yeterlidir. Yani ayrıca bu yalan beyana istinaden bir belgenin oluşup vücut bulması gerekmemektedir. Ancak Yargıtay öğretideki baskın görüşe kıyasla farklı bir görüştedir. Yargıtay’a göre suçun meydana gelebilmesi için kamu görevlisi tarafından bu yalan beyanın esas alındığı bir belgenin oluşturulması gerekir.

Doktrinin benimsediği görüş esas alınacak olursa söz konusu suç sırf hareket suçu kapsamında değerlendirilip teşebbüs mümkün değildir denilecektir. Yargıtay’ın görüşü kabul edilirse de belge oluşturulduğu ana kadar suç tamamlanmamış sayılacak olup bu ana kadar suç teşebbüs sınırları içerisinde sayılacaktır.

2. İÇTİMA

Failin yalan beyanda bulunmasıyla oluşan resmi belgenin kullanılması ayrıca başka bir suçu meydana getirecekse her iki suçtan da cezalandırılması gerekir.

Aynı suç işleme kararına bağlı olmak koşuluyla işlenen birden fazla yalan beyanda bulunma suçu arasında zincirleme suç ilişkisinin varlığından söz edilebilir. Ancak bu yalan beyanlar farklı zamanlarda verilmiş olmalıdır. Çünkü aynı anda verilecek olursa hareket tek olacağından meydan gelen suç da tektir.

3. İŞTİRAK

Bu suça iştirak herhangi bir özellik göstermez. Genel iştirak kuralları burada da uygulanabilir.

RESMİ BELGEDE SAHTECİLİK SUÇU HAKKINDA YARGITAY KARARLARI


Kamu Görevlisinin Resmi Belgede Sahtecilik Suçu Hakkında Yargıtay Kararları

  • Yargıtay 5.Ceza Dairesi’nin K.2015/1962 Sayılı Kararı

İddianamede yer alan “PTT görevlisi olan sanığın, katılana gönderilen bir tebligatın tebliğ imkansızlığı nedeniyle iade edilmesi sırasında, tebligat tarihinde yurt dışında bulunduğu anlaşılan bir kişiden gerçekte herhangi bir bilgi almadığı halde bilgi almış gibi tebliğ evrakına şerh düşmesi”, şeklindeki isnadın sübutu halinde TCK’nın 204/2. maddesinde tanımlanan kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği suçunu oluşturabileceği anlaşılmakla davaya bakmanın, delillerin takdir ve tartışılmasının 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 12. maddesi uyarınca Ağır Ceza Mahkemesinin görevi kapsamında bulunması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması bozma nedenidir.

Çekte Resmi Belgede Sahtecilik Suçu Hakkında Yargıtay Kararları

  • Yargıtay 15.Ceza Dairesi’nin E.2012/1 K.2012/8162 Sayılı 15.02.2012 Tarihli Kararı

Sanıkların, baba oğul olan katılanlardan satın aldıkları hayvanların bedeli için sanık C… M…’ın 23.02.2006 keşide tarihli 10.500 liralık sahte çekin arkasına kendi ad ve soyadını yazarak vermekten ibaret eylemin dolandırıcılık ve sahtecilik olarak kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.

Nüfus Cüzdanında Resmi Belgede Sahtecilik Suçu Yargıtay Kararları

  • Yargıtay 11.Ceza Dairesi’nin E.2020/3976 K.2021/9201 Sayılı 26.10.2021 Tarihli Kararı

Suç tarihinde sanık … ile … Sürücü Kursu yetkilisi olan sanık …’ın, … adına düzenlenmiş nüfus cüzdanının üzerine meçhul kişinin resmini yapıştırarak 16.03.2013 tarihinde yapılan Motorlu Taşıt Sürücü Adayları yazılı sınavına sanık …’in yerine bu meçhul kişinin girmesini sağlayarak resmi belgede sahtecilik suçunu işledikleri iddiasıyla açılan kamu davasında; 15.04.2013 tarihli polis tutanağının içeriğine göre sanık …’in sürücü belgesi dosyasını sürücü belgesine dönüştürmek istediğini belirtmesi üzerine Trafik Tescil Büro Amirliği görevlilerince kimlik üzerindeki fotoğrafla sürücü belgesi dosyası arasında bulunan kimlik fotokopisi üzerindeki fotoğrafın farklı olduğunun tespit edilmesi, sanık …’nın müdafisi olmadan polis huzurunda vermiş olduğu 15.04.2013 tarihli ifadesinde özetle ehliyet almak istediği için … Sürücü Kursuna gittiğini, hazırlamış olduğu belgelerle birlikte nüfus cüzdanını da sanık …’a teslim ettiğini, 16.03.2013 tarihinde yapılan sınava kendisinin girmediğini, kimliğini sonradan geri aldığında nüfus cüzdanı üzerindeki fotoğrafın değiştirilmiş olduğunu gördüğünü, bu değişikliği kimin yaptığını ve sınava yerine kimin katıldığını bilmediğini savunmasına karşın mahkeme huzurunda sınav binasına gittiğini, nüfus cüzdanındaki fotoğrafın kısa saçlı olduğunu, sınava giriş kağıdında ise uzun saçlı fotoğrafı bulunduğundan sınav görevlilerinin kendisini içeri almadıklarını, bu nedenle yanında bulunan uzun saçlı fotoğrafını nüfus cüzdanında bulunan fotoğrafı ile değiştirdiğini, diğer sanığın kendisine kesinlikle fotoğraf değişikliği hususunda bir şey söylemediğini savunması; sanık …’ın, … yerine başkasını sınava sokmadığını, ondan nüfus cüzdanını almadığını sahtecilik yapmadığını savunması; heyetçe yapılan gözlemde dosya arasında bulunan sanık …’ya ait nüfus cüzdanı aslı üzerinde ve motorlu taşıt sürücü adayları sınav cevap kağıdı üzerinde bulunan fotoğraf ile dosya arasında bulunan sanığa ait vesikalık fotoğraflar ve sanığa ait nüfus cüzdanı talep belgesi üzerindeki fotoğraf arasında benzerlik bulunması, aynı şekilde motorlu taşıt sürücü adayları sınavı sınav cevap kağıdı ve salon aday yoklama listesi üzerinde sanık adına atılı bulunan imzalar ile 14.01.2008 tarihli nüfus cüzdanı talep belgesi, sürücü belgesi müracaat formu ve 15.04.2013 tarihli polis huzurunda alınan ifade tutanağında bulunan imzaların birbirine benzediğinin anlaşılması karşısında, maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi bakımından, dosya arasında bulunan …’ya ait nüfus cüzdanının üzerinde yer alan fotoğrafın sanığa aidiyeti hususunda mahkeme gözlemi ile birlikte teknik ve kriminal incelemenin yaptırılması, sanık …’in mukayeseye elverişli yazı ve imzalarının temini ile motorlu taşıt sürücü adayları sınavı sınav cevap kağıdı ve salon aday yoklama listesi üzerinde sanık adına atılı bulunan imzaların sanığa ait olup olmadığı konusunda uzman bir kurum veya kuruluştan rapor alınmasından sonra toplanan tüm delilleri birlikte değerlendirilerek sanıklar hakkında TCK’nin 204/1, 62, 53/1 maddeleri gereğince tekrar hüküm kurulması…

RESMİ BELGENİN DÜZENLENMESİNDE YALAN BEYANDA BULUNMA SUÇU HAKKINDA YARGITAY KARARLARI

  • Yargıtay 11.Ceza Dairesi’nin E.2019/204 K.2021/9886 Sayılı 08.11.2021 Tarihli Kararı

Olay günü yapılan motorlu taşıt sürücü adayları sınavına sanık … yerine diğer sanık …’ın girdiği, sınav sırasında sanık … adına düzenlenmiş olan “Motorlu Taşıt Sürücü Adayları Sınavı Sınav Cevap Kağıdı”nın isim bölümünün ve cevap anahtarının sanık … tarafından doldurulduğu ancak salon görevlileri tarafından durumun farkedildiğinin iddia edildiği olayda; her ne kadar sanıkların üzerine atılı “resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan” suçunun unsurlarının oluşmadığından beraatlerine hükmedilmiş ise de; sanık …’ın soruşturma işlemleri sırasında alınan savunmasında; “… sınava sorunsuz bir şekilde girdim ve …’in yerine sınava devam ettiğim sırada, sınav görevlilerinin bana kimlikteki kişi olmadığımı söylemeleri üzerine ben de bu durumu doğruladım ve polis memurları refakatinde gerekli yasal işlemler için polis merkezine geldim.” şeklindeki savunması, sınav gözetmenlerinin olaya ilişkin ifadelerinin alınmamış olması ve düzenlenen tutanak içeriğinden olayın sınav esnasında mı yoksa cevap kağıdının doldurulup salon başkanına tesliminden sonra mı ortaya çıktığının tam olarak anlaşılmaması karşısında; öncelikle tutanağı düzenleyen salon başkanı ile sınav gözetmenin dinlenerek bu durumun açığa kavuşturulması ve olayın sanık …’ın “Motorlu Taşıt Sürücü Adayları Sınavı Salon Aday Yoklama Listesini” imzalayıp “Motorlu Taşıt Sürücü Adayları Sınavı Sınav Cevap Kağıdını” doldurmaya başladıktan sonra ancak salon görevlisine teslim etmesinden önce anlaşılması halinde, teslim edilen sınav cevap kağıdı belgesinin baştan itibaren görevlilerce içeriği itibarıyla sahte olduğunun bilinmesi nedeniyle hukuki sonuç doğurmaya elverişli bulunmadığı, ancak sanık …’ın gerçek kimlik ve sınava giriş belgesinde hiçbir tahrifat yapmadan “Salon Aday Yoklama Listesini” … olarak imzalaması halinde eyleminin TCK’nin 206. maddesindeki resmi belgenin düzenlenmesi sırasında memura yalan beyanda bulunma suçunu oluşturacağı ve dolayısıyla sanık …’in eyleminin bu suça azmettirme olarak değerlendirilmesi gerektiği, durumun cevap kağıdının doldurularak sınav salonunda görevli olan salon başkanı ve sınav gözetmenine teslim edilip bu kişiler tarafından imzalanmasından sonra tespit edilmesi halinde ise, sanık …’ın eyleminin TCK’nin 204/1 maddesindeki resmi belgede sahtecilik, sanık …’in eyleminin de bu suça azmettirme olacağı gözetilmeksizin, eksik araştırma sonucunda sanıkların beraatlerine hükmolunması…

  • Yargıtay 8.Ceza Dairesi’nin E.2020/13780 K.2021/16364 Sayılı 21.062021 Tarihli Kararı

5237 sayılı TCK.nın 268. maddesinde düzenlenen başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçunun oluşabilmesi için işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılarak soruşturma ve kovuşturma işlemlerinin kimlik bilgileri verilen mağdur hakkında yapılmasına neden olunması gerekir. Bir adli soruşturma ya da kovuşturma işlemi olmaksızın kimlik bilgilerinin gizlenmesi amacıyla başkalarına ait kimlik bilgilerinin kullanılması ve verilen kimlik bilgilerine göre resmi belge düzenlenmesi halinde TCK’nın 206. maddesinde düzenlenen resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçu, bir resmi belge düzenlenmemiş olması halinde 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 40/1. maddesinde düzenlenen kimliği bildirmeme kabahati oluşur. Somut olayda; sanığın, önleyici uygulama sırasında polis kontrol noktasında durdurulduğunda kendisini kardeşi …’ın kimlik bilgisi ile tanıttığı, yakalama tutanağının, … ismi ile düzenlendiğinin anlaşılması karşısında, sanık hakkında ”işlenen bir suçtan’’ söz edilemeyeceğinden, eylemin TCK’nın 206.maddesinde düzenlenen “Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan” suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı biçimde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

Blog Yazılarımız:

Dolandırıcılık Suçu ve Cezası Nedir? (TCK madde 157-158)

Stj.Av. Rümeysa Özatlı
Av. Serhan Cantaş