Taksirli Yaralama Suçu Savunma Dilekçesi Örneği (TCK Madde 89)

ANKARA 3. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ’NE

Dosya No:2018/750

MÜŞTEKİ/SANIK          : Hakan ………………… (TC:…………………)

MÜŞTEKİ/SANIK          : Mustafa …………………

MÜŞTEKİLER                : 1)Elif …………………
2)Arife …………………

KONU                          : İddialarımızın ve Savunmalarımızın Sunulmasından İbarettir.

  • OLAYIN ÖZETİ

27.10.2017 tarihinde gerçekleşen olayda aracımla seyir halinde ilerlerken önümde bulunan Mustafa ………………… isimli şahsın kontrolündeki aracın bir anlık fren yapması sonucu duramayıp hafif bir şekilde çarptım. Mustafa ………………… aracımdan inip özür dilememe fırsat bile vermeden, üzerime doğru küfür ve tehdit içerikli cümlelerle gelerek beni darp etti. Beni darp etmesinin ardından sanık Mustafa ………………… hiçbir şey olmamış gibi aracına bindi ve olay yerinden gitti.

Sanık Mustafa …………………’nın polis memuru ile yaptığı telefon görüşmesinde ikrar ettiği ve MOBESE görüntülerinde de açıkça görülen eylemi TCK madde 86 kapsamında kasten yaralama suçunu oluşturmaktadır.

Şahsımın istem dışı olarak davalı araca çarpmamla, müştekinin yaralanmaları arasında illiyet bağı bulunmamaktadır. Zira olay gerçekleştiği anda kişilerin emniyet kemerleri takılı değildir. Çocuk bağlama sistemlerinin zorunlu tutulduğu bir araçta seyahat eden Elif ………………… henüz 2 yaşını bile tamamlamamıştır. Bu sebeple çocuğun, Karayolları Trafik Yönetmeliği uyarınca çocuk bağlama sistemi ile seyahat etmesi zorunludur. Bu zorunluluk bir yana yine Kara Yolları Trafik Yönetmeliği’ne göre 3 yaşından küçük bir çocuğun aracın ön koltuğunda seyahat etmesi kabul edilebilir gibi değildir. Kaldı ki, sağlık raporu olaydan 2 ay sonra alınmış olup, müştekilerin kendi kusurundan kaynaklanan bir durumdan kaynaklı sonucun şahsıma yüklenmesi olanaksızdır. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 2016/11296 E., 2018/8728 K. Sayılı Kararı)

MÜŞTEKİNİN ŞAHSIMA YÖNELİK EYLEMLERİNE DAİR AÇIKLAMALARIM

1) Mustafa …………………’nın kaza olayı sonucu tarafıma yönelik gerçekleştirdiği kasten yaralama suçu sonrasında Polis Merkezi Amirliği’ne gidip şikayetçi oldum. Şikayetçi olmamın ardından 48 A ….7 plakalı araç sahibinin Mustafa ………………… olduğu anlaşılmıştır. Polis memurları tarafından aranan Mustafa …………………, telefon görüşme tutanağında atılı suçu kabul etmiştir.

Öyle ki, sanık Mustafa telefon görüşme tutanağında “aracın arka kısmından çarpan araç sürücüsüne vurduğunu ve oradan ayrıldığını, daha sonra pişman olduğunu, imkan olsa arayıp özür dilemeyi düşündüğünü” belirtmiştir.

Telefon görüşme tutanağında görüldüğü üzere sanık Mustafa …………………’nın darp eylemini gerçekleştirdiğine yönelik ikrarı bulunmaktadır. İkrar, ceza muhakemesinde diğer deliller ile birlikte değerlendirildiğinde mahkumiyet için oldukça önemlidir. İşbu dosya kapsamında tüm deliller değerlendirildiğinde sanık Mustafa …………………’nın işlediği kasten yaralama eyleminin, sanık ikrarı ile birlikte mahkumiyetini gerektirdiği kanaatindeyim.

  • Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin 2018/636 E., 2018/14234 K. sayılı kararında,

 “Katılan ile tanıklar… ve …’nin aşamalarda istikrarlı olarak suça sürüklenen çocuğun babasının katılanı darp ettiği sırada suça sürüklenen çocuk …’in de katılana vurduğuna dair beyanı, suça sürüklenen çocuğu da “babam ve katılanın kavga ettiğini görünce bende kavgaya dahil oldum ve katılana yumruk attım” şeklindeki ikrarı ve tüm dosya içeriğine göre, suça sürüklenen çocuğun katılanı darp ettiği sabit olduğu halde atılı suçtan mahkumiyeti yerine, yasal ve yerinde olmayan gerekçe ile beraatine karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, ..isteme aykırı olarak BOZULMASINA” şeklinde belirtilen,

  • Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin 2017/17050 E., 2018/11050 K. sayılı kararında,

“Oluşa, tüm dosya kapsamına, katılanın, soruşturma ve yargılama aşamalarında, sanığın kendisini darp ettiğini beyan etmesine, iddiasını doğrulayan adli rapor içeriğine, sanık …’in 17.08.2014 tarihinde kollukta alınan beyanında, katılana vurduğuna dair ikrarına göre; sanığın üzerine atılı suçtan mahkumiyeti yerine, yerinde olmayan gerekçeyle beraatine karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, katılan sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA,” şeklinde belirtilen ikrara dair değerlendirmeler sanık Mustafa’nın eyleminin suç teşkil ettiği açıkça ortaya koymaktadır.

2) Mustafa …………………’nın tarafıma yönelik gerçekleştirdiği darp eylemi mobese kayıtları ile sabittir. 27.10.2017 günü saat 14:05 sıralarında Atatürk Bulvarı Ortaca Belediye binası önünde meydana gelen 2017/1328 olayı ile ilgili mobese kayıtları dosyada mevcuttur. Mobese kayıtlarının izlenmesinin ardından polis memurları tarafından mobese çözüm tutanağı oluşturulmuştur. İşbu tutanakta belirtildiği şekliyle “panelvan tarzı olan gri renkteki aracın sürücüsünün araçtan inerek arkada bulunan aracın sürücüsünün yanına gittiği, arkada bulunan yeşil renkteki aracın kapısını açarak sürücüye doğru saldırdığı, sonra aracın içine doğru girdiği burada bir müddet durduğu” şeklindeki çözüm tutanağı ile belirtilmiştir. (EK-2 MOBESE ÇÖZÜM TUTANAĞI)

Görüldüğü üzere, sanık Mustafa ………………… tarafından gerçekleştirilen eylemin kasten yaralama suçunu oluşturduğu mobese çözüm tutanağı ile de sabittir.

ŞAHSIMA İSNAT EDİLEN TAKSİRLE YARALAMA SUÇUNA DAİR AÇIKLAMALARIM

1) Suçlamaya konu kaza eylemi sonucu tarafıma saldırıda bulunan Mustafa ………………… hakkında şikayette bulunmamın ardından, Arife ………………… ve Elif ………………… kaza eylemi ile yaralandıklarını ifade etmiş ve hakkımda şikayette bulunmuşlardır.  Tarafımca işlendiği iddia edilen taksirle yaralama suçunun bu olay sonucu oluşması olanaklı değildir. Şöyle ki, 27.10.2017 tarihinde gerçekleşen olaydan 2 ay sonra alınan 17.12.2017 tarihli kati sağlık raporları ile bu yaralanmanın gerçekleştiği ileri sürülmektedir. Yaralama eylemine vücut verdiği iddia edilen kazanın niteliğine bakıldığında çok düşük hızda, çok hafif bir çarpma sonucu oluşacak yaralanmanın etkilerinin günlerce sürme imkanının bulunmadığı açıkça ortadadır. Arife ………………… ve Elif………………… kati sağlık raporlarını 2 ay sonra almışlardır. Bu derece hafif bir kaza sonucu oluşacak yaralanmanın 2 ay sonra alınan kati raporda dahi devam etmesi olanaksızdır.

2 ay sonra alınan sağlık raporunda bile görülecek şekilde rapor edilen yaralanmanın gerçekleştiği anda yaralılara hiçbir işlem yapılmaması şaşırtıcıdır. Kaza sonucu olay yerine ambulans çağrılmamış, hatta kişilere ilk yardım bile uygulanmamıştır. Mobese çözüm tutanağında sanık Mustafa …………………’nın darp eylemini gerçekleştirmesinin ardından arabasına binip olay yerinden ayrıldığı ifade edilmiştir.

Sanık Mustafa ………………… karakol ifadesinde geçen “eşim yanıma geldi ve bana sakin olmamı, bir şeyin olmadığı söyledi.” şeklindeki beyanı da yaralanmanın bu olay sonucu olmadığını göstermektedir.

Çok düşük hızda, hafif bir çarpma eyleminden kaynaklanan yaralanma nedeniyle, sağlık raporlarının 2 ay sonra alınmış olması, taraf ifadeleri ve dosyadan toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde yaralanmanın bu kaza sonucu oluşmadığı oldukça açık ve nettir.

  • Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 2016/11296 E., 2018/8728 K. Sayılı kararında,

“vücudunda haricen yaşamını tehlikeye sokan ve basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek herhangi bir lezyon saptanmadığının” belirtildiği anlaşıldığından mağdurların kaza olayı neticesinde yaralanmadıkları dikkate alındığında, taksirle yaralama suçunun unsurları itibariyle oluşmadığı ve bu suçtan beraat kararı verilmesi gerektiğinin gözetilmeyip mahkemece söz konusu adli tıp raporunun hatalı değerlendirilerek “katılanların ve müştekinin yaşamlarını tehlikeye sokan basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek, herhangi bir lezyon oluşmayacak şekilde hafif yaralandıkları,” gerekçesiyle sanığın mahkumiyetine karar verilmesi, kanuna aykırı bulunmuştur.”

2) İşbu yaralanmanın gerçekleşen kaza eylemi sonucu ortaya çıktığı kabul edilse dahi, tarafıma atılı suçun hukuki nitelendirilmesinde hataya düşülmüştür. Zira, Türk Ceza Kanunu 89/4. maddesi uyarınca belirlenen birden fazla kişinin taksirle yaralanmasına sebep olma suçu vücut bulmamıştır. Şöyle ki, küçük Elif …………………’nın yaralanmasının sebebi kaza değildir. Küçük Elif’in yaralanmasında ebeveyn ve özellikle şoförün ağır kusuru bulunmaktadır.

Kaza sebebiyle yaralandığı iddia edilen 03.12.2015 doğum tarihli Elif …………………’nın yaşı gözetildiğinde çocuk bağlama sistemi bulunan bir araç ile seyahat etmesi zorunludur. Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 150. maddesinin, M1, M1G, N1, N1G, N2 ve N3 sınıfı araçlarda 150 cm’den kısa ve 36 kg’ın altındaki çocukların taşınması sırasında çocukların ağırlığına uygun bu Yönetmeliğin ekinde yer alan (1) sayılı cetvelde yer alan çocuk bağlama sistemlerinin kullanılması zorunludur. “ şeklindeki düzenlemesi  karşısında, Elif …………………’nın çocuk bağlama sistemi olmayan bir aracın ön koltuğunda seyahat ettirilmesi ebeveyn ve özellikle şoförün ağır kusurunu kanıtlar niteliktedir.

Yine Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 150.maddesi,“Çocuk bağlama sistemleri olmayan M1, M1G, N1, N1G, N2 ve N3 sınıfı araçlarda üç yaşın altındaki çocuklar taşınamazlar.”  hükmünü ihtiva etmektedir. 03.12.2015 doğum tarihli Elif …………………’nın olay tarihinde henüz 2 yaşını bile doldurmadığı gözetildiğinde çocuğun, çocuk bağlama sistemi bulunmayan sanık Mustafa ………………… kontrolündeki araçta seyahat etmesi ebeveyn ve şoför ağır kusurunu ortaya koymaktadır.

Sanık Mustafa ………………… ve Arife ………………… ifadelerinde, Arife …………………’nın kucağında Elif ………………… ile birlikte arka koltukta oturdukları beyanında bulunmuşlardır. Mobese çözüm tutanağı incelendiğinde Arife …………………’nın aracın ön koltuğundan indiğini ve Sanık Mustafa’nın yanına gittiği rapor edilmiştir.

ÇOCUK BAĞLAMA SİSTEMİ BULUNMAMASI BİR YANA HENÜZ 2 YAŞINDA BİLE OLMAYAN BİR ÇOCUĞUN ARACIN ÖN KOLTUĞUNDA SEYAHAT ETMESİ KABUL EDİLEBİLİR GİBİ DEĞİLDİR.

Bu sebeple Elif …………………’nın yaralanmasında ebeveyn ve şoför ağır kusurunun bulunması sebebi ile gerçekleşen kaza eylemi ile arasında yeterli illiyet bağı bulunmamaktadır.

MOBESE kayıtlarının, müşteki beyanlarının aksini göstermesi, müştekilerin gerçeği çarpıtmak suretiyle üzerlerine atılı suçtan kurtulmak ve mahkemeyi yanıltmak istediklerini açıkça göstermektedir.

İSTEM SONUCU            :Yukarıda açıkladığım nedenlerle, öncelikle üzerime atılı taksirle yaralama suçundan BERAATİME, Sayın Mahkemeniz aksi kanaatte ise suçun hukuki nitelendirmesinin TCK 89/4. maddesi yerine, 89/1. maddesi uyarınca değerlendirilmesine, şahsıma yönelik kasten yaralama eylemi nedeniyle ise sanık Mustafa …………………’nın TCK 86/1. maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesini saygılarımla diler ve isterim. 26.06.2019

MÜŞTEKİ/SANIK
HAKAN …………………

Blog Yazılarımız: Hakkı Olmayan Yere Tecavüz Suçu İstinaf Dilekçesi (TCK madde 154)