Suç Nedir? Suçun Unsurları Nelerdir?

Paylaş:

Bir eylemin gerçekleşmesi durumunda eylemin suç olarak nitelendirilip, nitelendirilmeyeceği yıllar içerisinde farklı tanımlamalarla ifade edilmiştir. Teknik Hukuk Okuluna bağlı yazarlar suç deyince, hukukî nizamın netice olarak ceza terettüp ettirdiği fiili anlamaktadırlar.[1] Tabii Suç Teorisini savunan yazarlara göre suç, uygar toplumlardaki ortalama değer hükümlerine göre topluma zararlı fiillerle doğruluk ve merhamet duygularının esasını oluşturan özgecil duyguların ihlal edilmesi olarak tanımlanmaktadır. [2]ANTOLISEI’nin suç tanımı ise, suç yasa koyucunun inancına göre, devletin amaçlarına aykırı olan ve yaptırım olarak cezayı gerektiren insan davranışıdır.[3]Gianniti’ye göre suçun hukukî konusu, ceza kuralı ile korunan ve bir suçun ihlâl ettiği menfaattir.[4]İtalyan hukukçu Maggiore’a göre suç, etik düzeni ağır bir biçimde ihlal eden, o nedenle de devletçe hoş görülmeyecek olan bir fiildir. [5]

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 2. Maddesinde belirtilen “Kanunilik İlkesi” gereğince kanunun suç saymadığı hiçbir fiil suç niteliği kazanmamaktadır. Çeşitli suç tanımları ve TCK’de belirtilen kanunilik ilkesi ışında suç, hukuk düzeni tarafından korunan hukuki bir değere karşı gerçekleştirilen aynı zamanda kanunlarca suç olarak öngörülmüş eylem olarak tanımlanabilir.

Tüm bu tanımların yanı sıra bir suçun varlığından bahsedebilmek için kanunilik ilkesi ışığında ortada bulunması gereken bir “mahkumiyet” hükmü bulunmalıdır. CMK’nın 223/5. maddesi:”Failin yüklenen suçu işlediğinin sabit olması halinde mahkumiyet kararı verilir.“ İddia edilen eylemin suç olduğunun sabitlenmesi mahkumiyet kararı ile olmaktadır. Suçu ve suçluyu övmek suçunda suçun oluşabilmesi için bir mahkumiyet hükmü bulunmalıdır. Mahkemece verilen mahkumiyet kararı aynı zamanda kesinleşmelidir.

Ayrıca Türk Anayasası’nın 38. maddesi “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılmaz.” şeklindedir. Anayasa ile getirilen “masumluk karinesi” bir suçun ve suçlunun varlığı için mahkumiyet hükmünü zorunlu kılmıştır. Bu nedenle bir kişi hakkında mahkumiyet hükmü kurulmadan suçtan ve suçludan bahsedemeyiz.

B. Suçun Unsurları Nelerdir?

B1. Suçta ve Cezada Kanunilik Unsuru

Suçun ilk unsuru Türk Ceza Kanunu’nun 2. maddesinde açıklanmıştır. TCK’nin 2. maddesi: “Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.” şeklindedir. Ceza Hukuku’nun en temel ilkelerinden biri olan “kanunilik ilkesi” suçtan bahsedilebilmesi için gerekli olan ilk unsurdur. “Kanunsuz suç ve ceza olmaz” ilkesini ilk kez Alman hukukçu AnselmoFeuerbach“nullumcrimen, nullapoena sine lege” şeklinde latince olarak kullanmıştır. [6]

Devletin cezalandırma yetkisinin sınırlarını belirleyen suçların ve cezaların kanuniliği ilkesi, birey hak ve özgürlüklerinin korunmasının güvencesini teşkil etmektedir.[7]Toplumda yaşayan bireylerin belirlilik ilkesi ışığında sorumlu oldukları eylemlerin vücut vereceği suçu ve cezasını öngörebilme hakkı kanunilik ilkesi ile korunmaktadır.

B1.1. Suçta ve Cezada Kanunilik İlkesinin Unsurları

B1.1.1. Belirlilik Unsuru

Belirlilik unsuru, suçların ve cezaların suçun doğumundan önce var olması demektedir. Kimse gerçekleştirdiği bir eylemin, gerçekleştiği sırada kanunlarca suç olarak sayılmadığı bir eylem nedeniyle cezalandırılamaz. TCK’nin 2. maddesinde belirtilen “kanunun açıkça suç saymadığı” ifadesi suçların ancak kanun ile düzenlenebileceğini ifade etmektedir. İdarenin düzenleyici işlemleriyle suç ve ceza konulamaz. Belirlilik ilkesi, suç olarak ifade edilen normların yasada açıkça bulunmasını gerektirir.  Madde metni kolayca anlaşılabilir ve çelişkilerden uzak olmalıdır. Böylece bireyler hangi davranışlarının suç olduğunu bilebilir, hâkimler somut olaya normu rahatlıkla uygulayabilir ve avukatlar da müvekkillerini savunabilirler.[8]

B1.1.2. Kıyas Yasağı

Türk Ceza Kanunu’nun 2.maddesinin üçüncü fıkrası: “Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.” şeklinde kıyas yasağını düzenlemiştir. Kıyas genel anlamı ile bir tutma, denk sayma anlamına gelmektedir. [9] Ceza Hukuku’nda kıyas yasağı, kanunun açıkça suç olarak düzenlemediği bir eylemin, düzenlenen başka bir suça vücut veren eyleme benzetilerek hüküm kurulmasını yasaklamaktadır. Kıyas yasağı, yorum ile karıştırmamalıdır. Genel olarak yorum, bir normun anlamını bulmaya ve açıklamaya yönelik zihinsel bir faaliyettir.[10] Yorum her hukukçunun kullandığı ve kullanması gerektiği bir yöntemdir. Özellikle ceza hukukunda kanunilik ilkesinin egemen olması nedeniyle yorum faaliyetinin daraltıcı bir nitelik gerektiği belirtilir.[11] Kanunilik ilkesi ile korunan kıyas yasağı hakimin suç yaratmasını engellemektedir. Böylece kişilerin hak ve özgürlükleri korunmaktadır.

B1.1.3. Lehte Kanun İlkesi

Bir eylemi gerçekleştiren kişinin eylemi gerçekleştirdiği sırada yasada suç olarak düzenlenmeyen, daha sonradan suç olarak yasaya eklenen eyleminden dolayı kişinin cezalandırılamamasına lehe kanun ilkesi denir. Türk Ceza Kanunu’nun 7. maddesi: “İşlendiği zaman yürürlükte bulunan kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. İşlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı da kimse cezalandırılamaz ve hakkında güvenlik tedbiri uygulanamaz. Böyle bir ceza veya güvenlik tedbiri hükmolunmuşsa infazı ve kanuni neticeleri kendiliğinden kalkar.” hükmünü ihtiva etmektedir.Hiç kimse gerçekleştirdiği sırada kanunda açıkça suç olarak düzenlenmeyen bir eyleminden sorumlu olamaz. Zira kimse olmayan birsuçla cezalandırılamaz. Bu durumda kanun koyucu, eskiden suç saydığı fiilin artık toplum bakımından zararlı veya tehlikeli olmadığınıdüşünmektedir.[12] Bu durum aleyhe olan kanunun geriye yürümezliğidir.

Lehte olan kanunun geriye yürümesi mümkündür. TCK’nin 7. maddesinin ikinci fıkrası: “Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.”şeklinde lehte kanun ilkesini açıklamıştır. Bir kişinin suçu işlediği tarihte yasa metni daha ağır bir cezayı öngörmesine rağmen daha sonra düzenlenen madde metninde aynı suç daha hafif bir cezayı öngörüyorsa somut olaya daha hafif cezayı öngören yasa metni uygulanır. Ayrıca Türk Anayasası’nın 38. maddesinde lehte kanun ilkesi ifade olunmuştur. Böylece bu ilke anayasal bir güvence altına alınmıştır. İlgili madde uyarınca; “Kimse, işlediği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.”

B1.2 Hukuka Aykırılık Unsuru

Hukuka aykırılık, ceza yasasının veya ceza hükümlü özel bir yasanın bir maddesinde yer alan, dış görünüşüyle suç sayılan bir eylemin, aynı yasa veya yürürlükteki hukuk düzeninde yer alan diğer bir hüküm tarafından meşru sayılmamış olmasıdır.[13] Hukuka aykırılık tipiklikten bağımsız olarak suçun yapısal bir unsurudur ve tipikliğin icra ettiği hukuka aykırılık karinesine bağlı olarak suçun yasal tanımında ayrıca belirtilmesine gerek yoktur.[14]

Suçun sadece ceza yasası kapsamında değerlendirilmemesi gerekir. Ceza yasasının suç olarak nitelendirdiği bir eylem başka kanunlarda veya varolan hukuk düzeni içerisinde bir hukuka uyguluk nedeni olabilir. Bu nedenle kanunda suç olarak belirtilen bir eylemin suç sayılabilmesi için hukuka aykırı bir eylem olması gerekmektedir. Fakat bu hukuka aykırılık unsurunun sadece ceza yasası kapsamında yorumlanmaması bütün bir hukuk düzenince değerlendirilmesi gerekmektedir.

B1.3 Hareket ve Netice

Hareket, bir kişinin gerçekleştirdiği eylemin dış dünyaya yansımasıdır. Bir suçun ortaya çıkması için gerçekleşmesi gereken bir diğer unsur dış dünyada meydana gelen icrai veya ihmali bir hareketin varlığıdır. İcrai hareket; bıçakla adam öldürme, yumruk ile yaralama, hırsızlık şeklinde örneklendirilebilir. İhmali hareket ise bir kişinin gerçekleştirmesi gereken eylemi ihmal etmesi, gerçekleştirmemesi şeklinde ortaya çıkabilir. Örneğin; doktorun ihmali davranışla yaralama eylemi, itfaiye görevlisinin görevini yerine getirmemesi şeklinde olabilir.

B1.4 İlliyet Bağı (Nedensellik Bağı)

Kimse gerçekleştirmediği bir eylemden sorumlu tutulamaz. Bu nedenle bir kişinin gerçekleştirdiği eylem ile çıkan sonuç arasında bir bağlantı olmalıdır. Bu bağlantıya nedensellik bağı denilmektedir. İlliyet bağı, sorumluluğun asli şartı, tazminat hukukunun temel ilkesi olarak görülür. [15]İlliyet bağı, temel ve niteliği ne olursa olsun, her türlü sorumlulukta büyük bir önem taşır. Bu yönden illiyet bağı, hukukî sorumluluğun olduğu kadar, cezaî sorumluluğun da temel şartlarından birini teşkil eder.[16]Bu nedenle suçun oluşumu açısından nedensellik bağı temel unsurlardan biridir.

Blog Yazılarımız: SUÇU VE SUÇLUYU ÖVME SUÇU

KAYNAKLAR

[1] Alacakaptan, Uğur: Suçun Unsurları, s.1, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No.372.

[2]Garafalo, Criminologia, Torino 1891, 8, 9, 19, 36.

[3] ANTOLISEI. id.

[4]Gianniti, s. 170.

[5]Maggiore, Dirittopenale, v.ı, PG., TP., Bologna 1961, s. 189, 193.

[6]Antolisei, s. 48 vd.;Mantovani, s. 39.

[7] Eşitli, Ezgi Aygün: Suçların ve Cezaların Kanuniliği İlkesi, s.226, TBB Dergisi 2013 .

[8]Hakeri, Hakan: Ceza Hukuku Genel Hükümler, s.36 vd. Ankara 2008.

[9] Türk Dil Kurumu Sözlüğü

[10]MarioRotondi, “Interpretazione deha legge”, Noui.ssimodtgestoitaliano içinde, C. yIlI, 1962, s. 895 ‘vd.;LudovicoMatteoBentivoglio, “Interpretazione deha norma internazionali”, Enciciopediadeidiritto içinde C. XXII, 1972, s. 311 vd.

[11]Önder, Ayhan Ceza Hukuku Genel Hükümler, C. 1, İ stanbul 1991, s. 99.

[12] Eşitli, Ezgi Aygün: Suçların ve Cezaların Kanuniliği İlkesi, s.238, TBB Dergisi 2013.

[13] Alacakaptan, Uğur: Suçun Unsurları, s.7, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No.372.

[14] Göktürk, Neslihan SUÇUN YASAL TANIMINDA YER ALAN “HUKUKA AYKIRILIK” İFADESİNİN İCRA ETTİĞİ FONKSİYON, s.408, İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt:7 Sayı:1 Yıl 2016.

[15] Eren, Fikret, Sorumluluk Hukuku Açısından Uygun İlliyet Bağı Teorisi, s.1 Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, no.361.

[16] Bak. Staudinger-Werner, sh. 15-16 No. 21; James, sh. 18, No. 1; Kunter, sh. 142; Dönmezer-Erman, sh. 518, Erem, sh. 287.; Alacakaptan, sh. 81.