Evlenmenin İptali Davası ve Şartları Nelerdir?

Paylaş:

Evlenme, Türk Medeni Kanunu açısından karşı cinsten iki insanın evlendirmeye yetkili memur önünde karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarını açıklaması ile oluşur. Boşanma hukuken geçerli olan bir evliliğin kanundaki şartların gerçekleşmesi halinde mahkeme kararı ile sona erdirilmesini ifade etmekteyken; evlenmenin butlanı kanun tarafından aranan geçerlilik koşullarını taşımayan bir evliliğin mahkeme kararıyla sona erdirilmesini ifade etmektedir. Hukuken geçerli bir evliliğin kurulması için kanunda düzenlenen koşullara uygun davranılması gerekir. Bu koşullardan birinin veya birkaçının eksik olması halinde evlilik hukuken geçersiz sayılacaktır.

Evlenmenin butlanı olarak nitelendirilen haller kendi içinde ikiye ayrılmaktadır. Bazı nedenlerin varlığı halinde mutlak butlandan söz edilirken; bazı nedenlerin varlığı halinde ise nisbi butlan söz konusu olacaktır.

Evliliğin Mutlak Butlanla Sakat Olması

Mutlak butlan nedenleri Türk Medeni Kanunu m.145’te sınırlı olarak sayılmıştır. Buna göre;

  • Eşlerden birinin evlenme sırasında evli bulunması,
  • Eşlerden birinin evlenme sırasında bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun bulunması,
  • Eşlerden birinde evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığı bulunması,
  • Eşler arasında evlenmeye engel olacak derecede hısımlığın bulunmasıdır.

Evliliğin Nisbi Butlanla Sakat Olması

Nisbi butlan halleri Türk Medeni Kanunu m.148 ve devamında düzenlenmiştir. Buna göre;

  • Eşlerden birinin evlenme sırasında ayırt etme gücünden geçici olarak yoksun bulunması,
  • Yanılma (Hata),
  • Aldatma (Hile),
  • Korkutma (İkrah),
  • Yasal temsilcinin izninin bulunmaması.

Evliliğin İptali Davasını Kimler Açabilir?

Evlenmenin iptali davası, yukarıda sayılan nedenlerin varlığı halinde, mutlak butlan davası kamu düzenine ilişkin olması sebebiyle Cumhuriyet Savcısı tarafından re’sen açılabilir. Ek olarak her ilgilinin de dava açma hakkı bulunmaktadır.

Nisbi butlan davası, sebeplerinin olması halinde; geçici bir nedenle ayırt etme gücünden yoksun olan eş, evlenmeye yönelik irade beyanında sakatlık olan taraf ve rızası alınmayan yasal temsilci tarafından açılabilir.

Evlenmenin İptalinin Sonuçları

Evlenmenin iptali, boşanma davası sonuçlarını doğurmaktadır. Butlan kararının kesinleşmesi ile evlenme hükümsüz hale gelir ve evlilik sona erer. Evlenmenin iptali davası sonuçları, boşanma davası sonuçlarına benzerlik taşıdığından hakim, tazminat, nafaka, velayete ilişkin karar da tesis edecektir.

Evlenmenin iptali davası veya evlenmenin butlanı, boşanma davası ile aynı sonuçları doğuracağından davanın bie avukat vasıtası ile açılması ve yürütülmesi büyük önem taşımaktadır.

Evliliğin İptali Davasında Zamanaşımı

Mutlak butlan davası, kamu düzenini ilgilendirdiğinden kanunda herhangi bir süre öngörülmemiştir. Dolayısıyla her ilgili mutlak butlan davasını her zaman açabilir. Taraflardan biri öldükten sonra dahi, menfaati bulunan kişiler dava açabilir.

Nisbi butlan sebeplerinden dolayı açılacak iptal davası, iptal sebebinin öğrenilmesinden itibaren 6 ay herhalde evlenmenin üzerinden 5 yıl geçmekle düşecektir.

Evliliğin İptalinde Görevli ve Yetkili Mahkeme

Evliliğin iptali davasında görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir. Yetkili mahkeme ise, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son 6 aydan beri oturdukları yer mahkemesidir. Cumhuriyet savcısının, ilgililerin ve yasal temsilcinin eşlere karşı açtığı davalarda ise HMK’daki genel yetki kuralları uygulanabilir.

Evlenmenin İptalinde Velayete İlişkin Hüküm Kurulması Gerektiği Hakkında Yargıtay Kararı

  • Yargıtay 2.Hukuk Dairesi Esas: 2021/ 4162 Karar: 2021 / 5235

Cumhuriyet Başsavcılığınca açılan evlenmenin mutlak butlan sebebiyle iptali davası sonucunda, davalılar … ve …’ ün evliliğinin Türk Medeni Kanunu’ nun 129. ve 145/4. maddeleri gereğince mutlak butlan sebebiyle iptaline karar verilmiş; ancak kamu düzenine ilişkin ve Türk Medeni Kanununun 157/2. maddesi uyarınca düzenlenmesi gerekli olan, tarafların ortak çocuğu 2005 doğumlu …’un velayeti hakkında bir karar verilmemiştir. Mahkemece evliliğin butlanına karar verilse dahi, çocukların evlilik içinde doğmuş sayılacağı dikkate alınarak velayet ve kişisel ilişki yönlerinden bir düzenleme yapılmaması doğru bulunmamış ve bozmayı gerektirmiştir.

Evlilik Birliği Kurulmadan Önceki Nedenlere Dayanılarak Boşanma Davası Açılamaz, İptal Davası Açılmalıdır.

  • Yargıtay 2.Hukuk Dairesi Esas: 2020/ 6157 Karar: 2021 / 371

Eşinde bulunmaması onunla birlikte yaşamayı kendisi için çekilmez bir duruma sokacak derecede önemli bir nitelikte yanılarak evlenen kişi (TMK m. 149/2) evlenmenin nispi butlan ile iptalini isteyebilir. İptal davası açma hakkı, iptal sebebinin öğrenildiği veya korkunun etkisinin ortadan kalktığı tarihten başlayarak altı ay ve her hâlde evlenmenin üzerinden beş yıl geçmekle düşer (TMK m. 152). Tarafların sadakat yükümlülüğü evlilik birliğinin kurulmasıyla başlar (TMK m. 185). Davalı kadının evlilik öncesi cinsel ilişki yaşamış olması (başka bir erkekten hamile kalması ve evlilik birliği içinde doğum yapması) boşanma davasında davalı kadın için kusur oluşturmaz, ancak koşulları var ise evliliğin nispi butlan ile iptali davasına konu olabilir (TMK m. 149). Evlilik birliği kurulmadan önceki nedenlere dayanılarak boşanma davası açılamaz. Evlilik birliği kurulduktan sonra kadından kaynaklanan başkaca bir kusurlu davranış da ispatlanamamıştır. Bu durumda davacı erkeğin boşanma davasının reddi gerekirken, kanun hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

Akıl Hastalığı Mutlak Butlan Sebeplerinden Olup Evliliğin İptaline Karar Verilmesi Gerekir.

  • Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas:2017/2712 Karar:2020/988)

Somut olayda uyuşmazlık konusu, eşlerden birinin evlenme sırasında sürekli bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun bulunması mutlak butlan sebebiyle evliliğin iptali istemine dayanmaktadır. Daimi surette ayırt etme gücünden yoksun olan kişi, evlenme sözleşmesi yapamaz; yapmışsa yapılan evlenme batıldır. Ancak TMK’nın 147/2. maddesinde “…Ayırt etme gücünün sonradan kazanılması veya akıl hastalığının iyileşmiş olması durumlarında mutlak butlan davasını yalnız ayırt etme gücünü sonradan kazanan veya akıl hastalığı iyileşen eş açabilir,…” hükmü düzenleme altına alınmıştır. Bu maddeye göre, ayırt etme gücü olmayan bir kimse, evlenme sözleşmesi yapıldıktan sonra ayırt etme gücüne kavuşmuşsa, artık savcı, ilgililer ve diğer eşin mutlak butlan davası açamayacağı belirtilmiştir. Aynı husus evlenmeye engel olacak derecede akıl hastası olan eşin daha sonradan iyileşmesi ve bu durumun sağlık raporu ile de belgelenmesi hâlinde de geçerlidir. Bu iki hâlde (TMK m. 145 b.2-3), yani ayırt etme gücünün sonradan kazanılması veya akıl hastalığının iyileşmiş olması durumlarında mutlak butlan davasını yalnız ayırt etme gücünü sonradan kazanan eş veya akıl hastalığı iyileşen eş açabilir.

Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun 30.04.2014 tarihli raporu ile davalı hakkında “…Kişide (Bipolar Affektif Bozukluk) denilen (manik) ve (deresif) ataklarla seyreden ve arada tam bir akli sağlık içinde olduğu, serbest ara devrelerden oluşan ruhsal rahatsızlığın hâlen remisyon (iyilik) hâlinin saptandığı, ancak dava dosyasında mevcut tıbbi belgelerde evlilik tarihinden bir hafta önce 06.06.2012 tarihindeki Özel Erciyes Hastanesi’nde yapılan muayenesine ait bulgular ve evlilik tarihinden yaklaşık bir ay sonra Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Anabilim Dalı’ndaki 13.07.2012 giriş 31.07.2012 çıkış tarihli Bipolar Affektif Bozukluk (mixt epizod psikotik özellikli) tanısı dikkate alındığında evlilik tarihinde şuur ve hareket serbestisi ile olayları kavrayıp onlardan sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğini ortadan kaldıracak mahiyet ve derecede olan bu akıl hastalığının etkisinde olduğu tıbbi kanaatine varıldığı, bu duruma göre P… P….’ın evlenme tarihi olan 13.06.2012 tarihinde fiil ehliyetine haiz olmadığı oy birliği ile mütalaa,…” edilmiştir. Yerel mahkeme ile Özel Daire arasında evlenme tarihi itibari ile davalının TMK’nın 145/b.2-3. maddelerinde belirtildiği şekilde ayırt etme gücüne sahip olmadığı gibi evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığının etkisinde olduğu yönünde uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık; davalıda sabit olan Bipolar Affektif Bozukluk denilen manik ve deresif ataklarla seyreden, serbest ara devreler arasında kişinin akli sağlık içinde olabildiği bu tür akıl hastalığının muayene esnasında “remisyon (iyilik)” döneminde olmasının hastalığın iyileştiği anlamına gelip gelmediği noktasında toplandığına göre; dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirilerek, davalının evlenme tarihi itibari ile evlenmeye engel derecede akıl hastası olduğu ve bu hastalığın etkisiyle ayırt etme gücünden yoksun bulunduğu, muayene tarihinde ise mevcut hastalığın remisyon döneminde olduğu, remisyon sözcüğünün kelime anlamının “kronik hastalığı olduğu bilinen kişilerde hastalık aktivitesinin bulunmadığı durumlar için kullanılan tıbbi bir terim” olduğu, bu açıklama karşısında remisyon teriminin Kanun’un 147/2. maddesinin aradığı anlamda tam bir iyileşmeyi kapsamadığının anlaşılması karşısında, mutlak butlan sebebiyle evliliğin iptaline karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile davanın reddi doğru değildir.

Yetkili ve Görevli Mahkemede Boşanmaya İlişkin Hükümler Uygulanır

  • Yargıtay 5.Hukuk Dairesi Esas: 2020/ 9274 Karar: 2020 / 10276

4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 160. maddesine göre, evlenmenin butlanı davasında, yetki ve yargılama usûlü bakımından boşanmaya ilişkin hükümler uygulanır. Aynı Kanunun 168. maddesine göre ise, boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir.

Boşanma davalarında yetki kesin yetki değildir. Dava, Cumhuriyet Savcılığı tarafından … 2. Aile Mahkemesinde açılmış olup, davalılar tarafından usûlüne uygun olarak yapılmış bir yetki itirazı da bulunmamaktadır. Bu durumda, mahkemenin kendiliğinden yetkisizlik kararı veremeyeceği anlaşıldığından, uyuşmazlığın … 2. Aile Mahkemesinde görülerek çözümlenmesi gerekmektedir.

Blog Yazılarımız: Anlaşmalı Boşanma Davası Nedir?

Av. Nagehan Koçer
Av. Serhan Cantaş