Kuran’ın Yakılması Suçu – Kuran Yırtma Suçu Nedir?

İnanç hürriyeti hem ulusal hem de uluslararası düzenlemelerle koruma altına alınmıştır. Hem Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 9. Maddesinde hem de T.C. Anayasası’nın 24. Maddesinde düzenlenmiş olup TCK 216 ile de cezalandırılması öngörülmüştür.

Din ve Vicdan Hürriyeti Nedir?

T.C. Anayasa Madde 24 – “Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.

14 üncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dini ayin ve törenler serbesttir.

Kimse, ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.

Din ve ahlak eğitim ve öğretimi Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlak öğretimi ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcisinin talebine bağlıdır.

Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasi veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.”

Bu maddedeki anlamıyla din ve vicdan hürriyeti, kimsenin dinî ayin ve törenlere katılmaya, dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dinî inanç ve kanaatlerinden ve dinî inancının gereklerini yerine getirip getirmemesinden dolayı kınanamayıp, suçlanamamasıdır.

Maddenin üçüncü fıkrasında yer alan bu husus, birinci fıkranın tabiî bir sonucudur. Keza, birinci fıkranın tabiî sonuçlarından bir diğeri de, kamu düzenine, genel ahlaka ve bu amaçlarla çıkarılan kanunlara aykırı olmamak kaydıyla, ibadet, dinî ayin ve törenlerin serbest oluşudur.

Üçüncü fıkra hükmüne göre, istismar ve suiistimali önlemek amacıyla, din ve ahlak eğitim ve öğretimi devlet denetimi ve gözetimi altına alınmıştır. Keza bu eğitim, ilk ve orta öğretimde zorunludur. Gayri müslimler, tek tabiri olarak, bu zorunlu eğitim dışında bırakılmışlardır. Nihayet, maddenin son fıkrası ile de dinin ve dinî duyguların siyasî amaçlara adet edilmesi yasaklanmıştır.

Düşünce, Vicdan ve Din Özgürlüğü

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 9. Maddesi – “1. Herkes düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, din veya inanç değiştirme özgürlüğü ile tek başına veya topluca, açıkça veya özel tarzda ibadet, öğretim, uygulama ve ayin yapmak suretiyle dinini veya inancını açıklama özgürlüğünü de içerir.

Din veya inancını açıklama özgürlüğü ancak kamu güvenliğinin, kamu düzeninin, genel sağlığın veya ahlakın ya da başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için demokratik bir toplumda zorunlu tedbirlerle ve yasayla sınırlanabilir.”

Sözleşme’ye ek olarak, düşünce, vicdan ve inanç özgürlüğü, Birleşmiş Milletler Örgütü tarafından korunan temel hakların doğal bir parçasıdır. Aynı şekilde, Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’nin 18. maddesi uyarınca, herkes düşünce, vicdan ve inanç özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kendi tercihiyle bir dini kabul etme veya bir inanca sahip olma özgürlüğüyle, tek başına veya başkalarıyla birlikte toplu bir biçimde, kamuya açık veya kapalı olarak, ibadet, öğretim uygulama ve ayin yapmak suretiyle dinini veya inancını açığa vurma özgürlüğünü de içerir.

Hiç kimse, kendi tercihi olan bir dini kabul etme veya inanca sahip olma özgürlüğünü zayıflatacak bir zorlamaya tabi tutulamaz. Bir kimsenin dinini veya inancını açığa vurma özgürlüğü ancak kamu güvenliği, kamu düzeni, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin koruması amacıyla, hukuken öngörülen ve demokratik bir toplumda gerekli olan sınırlamalara tabi tutulabilir.

Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı da Sözleşme ile aynı şekilde düşünce, vicdan ve inanç özgürlüğünü korumaktadır (Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı’nın 10. maddesi). Kendisi de Sözleşme’nin 9. Maddesi ile İlgili Rehber – Düşünce, Vicdan ve Din Özgürlüğü ebeveynlere “dinsel, felsefi ve pedagojik beklentilerine karşılık verecek biçimde çocuklarının eğitim ve öğreniminin sağlanması hakkını, bu hakların kullanılmasını düzenleyen ulusal yasalara uygun olarak tanınır.” (14. maddenin 3. fıkrası).

Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik Veya Aşağılama Suçu Nedir?

TCK Madde 216 – (1) Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

TCK m. 216 şikâyete tabii bir suç olamadığından dolayı resen kovuşturulur ve herkes yetkili makamlara ihbarda bulunabilir. TCK 218’e göre de söz konusu suçun basın ve yayın yoluyla işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranına kadar artırılır. Ancak, haber verme sınırlarını aşmayan ve eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz. Dini değerleri aşağılama suçunda dava zamanaşımı süresi ise 8 yıldır.

Blog Yazılarımız: TÜRK MİLLETİNİ, TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNİ, DEVLETİN KURUM VE ORGANLARINI AŞAĞILAMA SUÇU NEDİR? (TCK Madde 301)

Stj. Av. Altuğ Eliri
Av. Serhan Cantaş