Gönüllü Vazgeçme Nedir? (TCK Madde 36)

Gönüllü Vazgeçme Nedir? (TCK Madde 36)

Gönüllü vazgeçme, bir suçun icra hareketlerine başlayan failin suçun tamamlanmaması için kendi iradesi ve çabasıyla suçun oluşmasını engellemesidir. Bu hususta dikkat edilmesi gereken, gönüllü vazgeçmedeki pişmanlığın suç öncesinde vuku buluyor olmasıdır. Suç sonrası pişmanlık; her suç tipinde ayrı ayrı düzenlenmiştir, TCK m.36 anlamında gönüllü vaçgeçme değildir.

Madde 36- (1) Fail, suçun icra hareketlerinden gönüllü vazgeçer veya kendi çabalarıyla suçun tamamlanmasını veya neticenin gerçekleşmesini önlerse, teşebbüsten dolayı cezalandırılmaz; fakat tamam olan kısım esasen bir suç oluşturduğu takdirde, sadece o suça ait ceza ile cezalandırılır.

5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu Tam Metni

TCK Madde 36 Gerekçesi

Gerek icra hareketleri aşamasında, gerekse icra hareketlerinin bitmesinden sonra, failin suçu tamamlamaktan gönüllü olarak vazgeçmesini teşvik etmek modern suç politikasının temel araçlarından biridir. 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda sadece icra hareketlerinin devamı aşamasında kabul edilen gönüllü vazgeçme, icra hareketlerinin bittiği ancak neticenin meydana gelmediği olaylar bakımından da öngörülmüştür. Böylece suçun icrası sürecindeki bütün aşamalarda gönüllü vazgeçme mümkün hale gelmektedir. Ancak icra hareketlerinin bitmesinden sonra gönüllü vazgeçmenin kabulü için, vazgeçenin suçun tamamlanmasını önlemek bakımından ciddi bir çaba göstermesi gerekmektedir.

Gönüllü vazgeçme halinde kişiye ceza verilmemekte, ancak o ana kadar yapılan hareketler ayrıca bir suç oluşturuyorsa sadece o suçtan sorumlu tutulmaktadır.

Suç bütün unsurlarıyla tamamlandıktan sonra örneğin çalınan eşyanın geri verilmesi veya kaçırılan kişinin serbest bırakılması hallerinde, artık vazgeçme değil etkin pişmanlık söz konusudur. Bazı suçlarla ilgili olarak yapılan düzenlemeler bağlamında özel hükümler olarak etkin pişmanlığa yer verilmesinin daha doğru olacağı düşüncesiyle; Hükümet tasarısında ‘ tam teşebbüs’ aşamasındaki gönüllü vazgeçme karşılığında kullanılan etkin pişmanlıkla ilgili hüküm, tasaı metninden çıkarılmıştır.

Gönüllü Vazgeçmenin Unsurları Nelerdir?

1) Suç İşleme Kastının Bulunması

İlk olarak gönüllü vazgeçmenin meydana gelebilmesi için failde bir suç işleme kastının varlığı gereklidir. Kanun koyucunun da belirttiği gibi kişi icra hareketlerine kendi isteği ve kastıyla başlayıp daha sonrasında gönüllü vazgeçer veya kendi çabalarıyla suçun tamamlanmasını önlerse gönüllü vazgeçme meydana gelir. Tabiiyeti itibariyle taksirli suçlar için gönüllü vazgeçme oluşmaz çünkü ortada bulunan bir kast yoktur.

2) İcra Hareketlerine Başlanılması

Kanun koyucunun da ifade ettiği gibi gönüllü vazgeçme hükümlerinin uygulanabilmesi için failin suçun icra hareketlerine başlaması gerekmektedir. Failin suçun hazırlık hareketlerini tamamlamasının ardından icra hareketlerine başladığı kabul edilir. İcra hareketlerine başlanılması sonucu failin gönüllü vazgeçmesi veya çabası ile suçun tamamlanmasını önlemesi sonucu gönüllü vazgeçme meydana gelir.

3) Suç Tamamlanmadan Önce Vazgeçme Gerçekleşmeli

Gönüllü vazgeçmenin meydana gelebilmesi için gereken bir diğer şart ise suçun tamamlanmasından önce vazgeçmenin gerçekleşmesidir. Suç tamamlandığı zaman gönüllü vazgeçmenin şartları oluşmamaktadır. Vazgeçmenin Konusu; İcra Hareketinin Devamına, Suçun Tamamlanmasına ya da Sonucun Gerçekleşmesine Yönelik Olmalıdır. Vazgeçmenin konusunu oluşturacak eylemin söz konusu suç ile bağlantılı olacak şekilde olmalıdır. Fail icra hareketinin devamına, suçun tamamlanmasına veya sonucun gerçekleşmesini önlemeye yönelik bir çabası bulunmalıdır.

4) Vazgeçme Gönüllü Olmalı

Gönüllü vazgeçmede psikolojik yaklaşıma göre, kişinin gönüllü vazgeçmiş sayılabilmesi için bir suçu işlemekten özgür iradesiyle vazgeçmiş olması gerekmektedir. ‘‘özgür irade’’den kasıt da, kişinin herhangi bir dış faktörün etkisi altında kalmadan hareket ediyor olmasıdır.

Normatif yaklaşıma göre ise; hukuka aykırı bir fiil işlemek üzere olan kişinin sadece fiziksel ve iradi hareketleriyle bu fiili işlememiş olması yeterli değildir. Ayrıca hukuka aykırı hareket edeceğinin de farkında olup hukuki meşru zemine geri dönme iradesiyle bu suçu işlemekten vazgeçmesi gerekmektedir. Ancak bu yaklaşım kişinin gönüllü vazgeçmeden yararlanma alanını kısıtlamaktadır.

Vazgeçmenin gönüllü olduğunu söyleyebilmek için, failin suçun icra hareketlerini isteyerek terk etmesi ya da suçun tamamlanmasını veya sonucun gerçekleşmesini isteyerek önlemesi gerekmektedir. Failin vazgeçme nedeni önemli değildir. Ahlaki sebepleri vardır, ceza almak istememiştir, mağdura acımış olabilir… Önemli olan gönüllü olarak suç işlemekten vazgeçmiş olmasıdır. Kısacası fail icra hareketlerini sürdürüp suçu işleyebilecek durumda olmasına rağmen vereceği kararla icra hareketlerini sürdürmekten vazgeçmişse, ’vazgeçme gönüllüdür’ diyebiliriz.

Suçun Tamamlanmasının Önlenmesi veya Sonucun Gerçekleşmesinin Engellenmesi, Failin Çabalarıyla Meydana Gelmelidir

Suç eğer ki failin kendi çabasıyla değil de, başka bir sebeple engellenirse fail TCK m.36 hükümlerinen yararlanamaz. Örneğin fail, mağduru öldürmek kastıyla silahının tetiğini çekmişse ancak silahta hiç mermi olmadığı için faili öldürememişse, fail gönüllü vazgeçmiş sayılmayacaktır.

Gönüllü Vazgeçmenin Meydana Geldiği İki Hal

Gönüllü vazgeçmeden bahsedilmek için icra hareketlerinden vazgeçme, icra hareketi tamamlanmışsa suç tamamlanmadan veya netice gerçekleşmeden failde oluşacak gönüllü ve iradi vazgeçme gerçekleşmiş olmalıdır.

1) Failin İcra Hareketlerinden Vazgeçmesi ile Oluşan Gönüllü Vazgeçme

İlk halin oluşabilmesi için failin icra hareketine başladıktan sonra bu hareketinden gönüllü olarak vazgeçmesi gerekmektedir. Suç işleme kastı bulunan fail, suçu sonuna kadar götürüp suçu tamamlamaz.. Fakat burada dikkat edilmesi gereken nokta failin bu icra hareketlerini tamamlamamasının kendi iradesine ve vazgeçmesine mi bağlı olduğu yoksa dış etkenler sonucu oluşan bir etkiye mi bağlı olduğudur. Eğer dış etkenler sonucu oluşan bir icra hareketinin tamamlanmaması varsa bu halde suça teşebbüs meydana gelecektir.

2) Failin İcra Hareketlerini Tamamlamasına Rağmen Suçun Tamamlanmasını veya Neticenin Oluşmasını Engellemesi ile Oluşan Gönüllü Vazgeçme

İkinci halin oluşması için failin icra hareketlerini tamamladıktan sonra neticenin oluşmasını engellemesi gerekmektedir. Suç işleme kastı bulunan failin bu suçun icra hareketini de tamamlamasının ardından kendi çabası ile bu suçun oluşmasını önlemesi gerekmektedir.  Kişinin buradaki gönüllü vazgeçmesini değerlendirmek birinci halden daha kolaydır. Çünkü birinci halde dış etkenler sonucu mu icra hareketlerini tamamlamaktan vazgeçtiğini anlamak güçtür fakat burada kişinin bireysel çabası sonucu suç engellenmektedir.

Gönüllü Vazgeçme ile Teşebbüs Arasındaki Fark

Teşebbüs, suçun tamamlanması veya neticenin gerçekleşmesinin, failin elinde olmayan nedenlerle meydana gelmemesidir. Gönüllü vazgeçmede ise fail, iradi hareketi veya kendi çabasıyla icra hareketlerini deam ettirmez veya suçun tamamlanmasını önler. Kısacası teşebbüste suç failin elinde olmayan nedenlerle meydana gelmezken, gönüllü vazgeçmede suçun meydana gelmesini bizzat failin kendisi önler.

Gönüllü Vazgeçme ile Etkin Pişmanlık Arasındaki Fark

Gönüllü vazgeçme, suç öncesi pişmanlık hali olarak düzenlenmiştir. Suç sonrası pişmanlık ise etkin pişmanlık olarak düzenlenmiştir.  Etkin pişmanlık ile ilgili hükümler de ilgili suç tipi için ayrı ayrı düzenlenmiştir.

Gönüllü vazgeçme, cezayı kaldıran kişisel bir sebeptir. Etkin pişmanlığın hukuki niteliği ise cezayı kaldıran ya da azaltan kişisel sebep olmasıdır.

Gönüllü Vazgeçme Halinde Hapis Cezası

TCK m.36’da da belirtildiği üzere fail “teşebbüsten dolayı cezalandırılmaz; fakat tamam olan kısım esasen bir suç oluşturduğu takdirde, sadece o suça ait ceza ile cezalandırılır.” Bu durumda gönüllü vazgeçme hali varsa faile ceza verilmez.

Failin gönüllü vazgeçmeyi gerçekleştirdikten sonra suç teşkil eden bir kısım olduğu takdirde sadece bu suçtan dolayı cezalandırılır. Örneğin; adam öldürmeye teşebbüs eden birisi icra hareketlerini tamamlayıp bu suçtan gönüllü vazgeçerse ve bunun sonucunda kişi ölmez ve yaralanırsa, kişi sadece kasten yaralamadan ceza alır. Ya da birisi ruhsatsız silah alıp adam öldürmeye giderken vazgeçip geri dönüyor. Bu durumda adam öldürmeye teşebbüs suçundan dolayı cezalandırılmaz ancak ruhsatsız silah taşıma suçundan dolayı cezalandırılacaktır.

Gönüllü vazgeçme durumunda fail cezalandırılmaz çünkü suç politikası bunu gerektirir. Suçların cezalandırılmasının bir nedeni de, kişilerin cezası nedeniyle bir suçu işlemekten vazgeçebilme olasılığıdır. Gönüllü vazgeçme de tam olarak budur. Faile suçu işlemediği takdirde ceza almayacağı güvencesi verilmiş olur.

Gönüllü Vazgeçme ile İlgili Yargıtay Kararları

  • Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2013/126 E., 2014/364 K. Sayılı Kararı

Gerek öğreti gerekse yerleşmiş yargısal kararlarda yer alan kabullere göre gönüllü vazgeçmenin varlığı için aranan şartlar şu şekilde sıralanabilir:
1- Öncelikle kasıtlı bir suçun işlenmesine yönelik olarak icra hareketlerine başlanmalı,
2- Suç tamamlanmadan önce vazgeçme gerçekleşmeli,
3- Vazgeçmenin konusu; icra hareketinin devamına, suçun tamamlanmasına ya da sonucun gerçekleşmesine yönelik bulunmalı yani sanık ya suçun icra hareketlerinden vazgeçmeli ya da kendi çabalarıyla suçun tamamlanmasını veya sonucun gerçekleşmesini önlemeli,
4- Vazgeçme gönüllü olmalı yani fail suçun icra hareketlerini isteyerek terketmeli ya da suçun tamamlanmasını veya sonucun gerçekleşmesini isteyerek önlemeli,
5- Suçun tamamlanmasının önlenmesi veya sonucun gerçekleşmesinin engellenmesi, failin çabalarıyla meydana gelmelidir. Sonuç başka bir nedenle önlenmiş ise kural olarak gönüllü vazgeçme oluşmayacak ve fail 5237 sayılı TCK’nun 36. maddesinden yararlanamayacaktır.

Uyuşmazlık konusunun çözümüne yönelik olarak TCK’nun 36. maddesinde düzenlenen gönüllü vazgeçmenin ikinci şeklinin yani “kendi çabalarıyla suçun tamamlanmasını veya neticenin gerçekleşmesini önlemek” biçiminin ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir.

Suçun icra hareketlerinden gönüllü vazgeçme halinden farklı olarak, sonucu gerçekleştirmeye elverişli ve yeterli icra hareketinin gerçekleştirilmesinden sonra gönüllü de olsa sadece icra hareketlerine devam edilmemesi yeterli olmayıp bunun yanında 5237 sayılı TCK’nun 36. maddesine göre fail, “kendi çabasıyla suçun tamamlanmasını veya neticenin gerçekleşmesini” önlemelidir. Bunun için failin sonucun gerçekleşmesini önleyecek şekilde gönüllülüğe dayanan aktif faaliyette bulunması gereklidir.

Buna göre ;
a-) Fail sonucu önlemeye yönelik aktif davranışlarda bulunmalı ve bunun için ciddi çaba sarfetmelidir. Ancak aktif davranış, failin mutlaka kendisinin müdahalede bulunmak zorunda olması şeklinde anlaşılmamalıdır. Failin iradesine dayanan ve sonucu önlemeye yönelik bulunan her türlü çaba bu kapsamda olup üçüncü kişinin hareketi de, bu hareketin yapılmasına fail tarafından neden olunduğu sürece yeterli kabul edilmelidir. Nitekim belirli bazı durumlarda sadece failin müdahalesinin sonucun gerçekleşmesine engel olmayacağı açıktır; bu kapsamda, fail tarafından ilk yardım ekibinin veya itfaiyenin çağrılması gibi neticenin meydana gelmesini engelleyen davranışların yapılması yeterli görülebilecektir. Ciddi bir çabanın varlığından söz edebilmek için de failin içinde bulunduğu şartlarda sonucun gerçekleşmesini önlemeye yönelik mevcut olan bütün imkanlarını seferber etmesi gereklidir.

b-) Suçun tamamlanması, söz konusu aktif davranışlar ve çabalarla önlenmelidir. Böylece, icra hareketlerini tamamlayan failin, çaba göstererek neticenin gerçekleşmesini önlemesi durumunda gönüllü vazgeçme gerçekleşecektir.

Görüldüğü gibi, icra hareketlerinin bitmesinden sonra gönüllü vazgeçmenin kabulü için, vazgeçenin suçun tamamlanmasını önlemek bakımından ciddi bir çaba göstermesi ve sonucun bu nedenle meydana gelmemesi şart olarak aranmıştır. İcra hareketlerinin terkedilmesi ya da suçun tamamlanmasının önlenmesi şeklinde gelişen her iki haldeki gönüllü vazgeçmede de, failin işlemekte olduğu suça ilişkin hareketleri teşebbüs aşamasında kaldığı halde, TCK’nun 36. maddesi uyarınca bu suçtan dolayı ceza verilemeyecek, işlemeyi kastettiği suça yönelik olarak vazgeçme ânına kadar icra ettiği hareketlerinin bir başka suçu oluşturması durumunda, o suçtan dolayı cezalandırılacaktır. Başka bir anlatımla gönüllü vazgeçmenin aynı zamanda tamamlanmış olan suçlara etkisi bulunmamaktadır. Vazgeçme sadece icra hareketlerine başlarken işlenmesi kast olunan suçu kapsamakta ve bu suça teşebbüsten cezalandırılmama sonucunu doğurmakta, ancak aynı zamanda tamamlanan başka bir suçun cezalandırılmasını engellememektedir.

Kasten Öldürme Suçunda Gönüllü Vazgeçme Yargıtay Kararları

  • Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun, 2011/692  E., 2012/60 K. Sayılı Kararı

Ağabeyine ait işyerinde, mağduru öldürmeye yönelik olarak dokuz adedi yaşamsal tehlikeye neden olacak şekilde 24 yerinden bıçaklayan, icra hareketlerini tamamladıktan sonra ve fakat ölüm sonucu gerçekleşmeden önce eyleminden dolayı pişmanlık duyarak mağdurun yaralarına üzerindeki kıyafet ile tampon yapan, ambulans çağıran, büro sahibi olan ağabeyine de haber verip onun da ambulans çağırmasını sağlayan, mağdura ulaşılması kolay olsun diye büro kapısını açık bırakan, bina görevlisine “yukarıda yaralı var, hemen ambulans çağır” diye söyleyerek onu da mağdur ile ilgilenmeye yönlendiren, olay yerine çok yakın bir yerden geçmekte olan emniyet ekiplerine yaralama olayını anlatarak adresi söyleyen, mağdurun çok geçmeden hastaneye yetiştirilmesi ve ameliyat sonucu hayatının kurtulması için aktif eylemde bulunan sanığın; öldürme suçunun icra hareketlerini tamamladıktan sonra, fakat ölüm sonucu meydana gelmeden önce iradi olarak aktif davranışlar ve ciddi çaba göstermek suretiyle, diğer etkenleri de harekete geçirerek kasten öldürme suçunun tamamlanmasını ve sonucun gerçekleşmesini önlediği anlaşıldığından, olayda TCY’nın 36. maddesinde düzenlenen gönüllü vazgeçme koşullarının oluştuğunun kabulü gerekmektedir.

  • Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2013/126 E., 2014/364 K. Sayılı Kararı

Sanığın olay günü yalnız yaşadığını bildiği komşusu katılanın kapısını çaldığı, katılan kapıyı açınca elinde eldiven olduğu halde üzerinden çıkardığı kesici kısmı 19 cm sap kısmı 13 cm uzunluğundaki mutfak bıçağı ile yaşlı olup hareket zorluğu çeken katılana vurmaya başladığı, sanığın eylemleri sonucunda katılanın ağır yaralı vaziyette yere düştüğü,  yerde yatan katılanın yanına gelerek “Makbule teyze öldün mü?” diye sorduğu, katılan”Ölmedim” deyince bu kez “Beni şikayet edecek misin?” diye sorduğu, katılan “Yok” diye cevap verince katılanı o halde bırakıp kapıyı kapatarak evden ayrıldığı ve kendi evine gittiği, evine geldiğinde ellerinde ve yüzünde kan olduğunu gören annesi ve ağabeyine “Makbule teyzeye bir şey oldu, gidin bakın” dediği, bunun üzerine annesi Fatma’nın katılanın kapısını çaldığı, katılanın sürünerek kapıyı açtığı, sanığın ağabeyi tarafından çağrılan ambulansla hastaneye kaldırılan katılanın acil ameliyata alınıp hayatta kaldığı olayda; sanığın suçta kullandığı bıçağı ve eldiveni saklayarak savunması doğrultusunda katılanın bıçak üstüne düştüğü algısını uyandırmak için mutfaktan aldığı başka bir bıçağı büküp mağdurenin yanına bırakması, sonra mağdurenin ölüp ölmediğini kontrol edip mağdureye “Benden şikayetçi olacak mısın” diye sorması, ancak katılanın şikayetçi olmayacağını söylemesi üzerine eylemine son vermesi, yaşlı ve ağır yaralı katılanı evde yalnız bırakıp kapıyı kapatması, ellerinde ve yüzünde kan olduğunu gören ağabeyi ve annesine mağdureye bir şeyler olduğunu söylemek dışında neticenin meydana gelmesini engellemek için hiçbir ciddi çaba içerisinde bulunmaması karşında, sanığın davranışlarının gönüllülüğe dayanmadığı gibi neticenin gerçekleşmesini önlemek bakımından ciddi bir çaba niteliğinde de olmadığından gönüllü vaz geçmenin şartlarının gerçekleşmediği kabul edilmelidir.

  • Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin  2013/6103 E., 2014/1749 K. Sayılı Kararı

Sanık M.. M.. olayımızda, suçun icrai hareketlerinin devamı sırasında, elindeki ruhsatsız silahını kullanarak, oğlu mağdura bir el ateş etmiş ve onu hayati tehlike oluşturacak şekilde yaralanmasına neden olmuş, buna rağmen eylemine devamla, ikinci kez silahını kullanmak istemiş, ancak dosyada mevcut ekspertiz raporundan da teknik olarak anlaşılacağı üzere, tabancanın arızalanması nedeniyle eylemine, kendi ihtiyarı dışında devam edememiştir. Olay yerinin tenha olmayıp köy ortası yerleşim yeri olduğu, sanığın “jandarmaya haber ver” şeklindeki iradesinin de ciddi bir çaba olarak kabulünün mümkün olamıyacağı düşünce ve kanaatinde olduğumuzdan, gönüllü vazgeçmenin şartlarının gerçekleşmediği…

Uyuşturucu Madde Ticareti Suçunda Gönüllü Vazgeçme Yargıtay Kararları

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun  2014/183 E.  ,  2015/62 K. Sayılı Kararı

Sanıkların uyuşturucu madde ticareti suçunun icra hareketlerine başladıkları, ticaret amacıyla uyuşturucu madde satın almak üzere yayladaki çadır evine giderek uyuşturucu maddeyi gördükleri, hakkındaki mahkûmiyet hükmü kesinleşen sanık A. ile pazarlık yaptıkları, fakat uyuşturucu maddenin bekledikleri kalitede olmaması ve buna bağlı olarak fiyatını yüksek bulmaları nedeniyle alışverişten kendi otonom iradeleri ile vazgeçtikleri olayda, sanıklar tarafından beğenilmemiş olsa dahi suçun unsurları için yeterli nitelikte bulunan ve hukuk düzenince suç konusu kabul edilen 924 gram net esrar elde edilebilecek oranda hint kenevirini satın alma imkan ve fırsatı var olduğu halde, görevlilerce yapılan bir baskın ya da başkaca bir dış engel bulunmadan icra hareketlerine son verdikleri ve buna bağlı olarak suçun tamamlanamadığı görülmektedir. Sanıkların eylemlerine devam etme imkanı varken her ne saikle olursa olsun kendi özgür irade ve otonom kararları ile vazgeçmeleri nedeniyle haklarında TCK’nun 36. maddesi uyarınca gönüllü vazgeçme hükmünün uygulanma şartlarının gerçekleştiği kabul edilmelidir.

…sanıklar V.. U.. ve G.. U.. hakkındaki mahkûmiyet hükmünün “sanıklar hakkında gönüllü vazgeçme hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.

Nitelikli Cinsel Saldırı Suçunda Gönüllü Vazgeçme Yargıtay Kararları

  • Yargıtay 14. Ceza Dairesi’nin 2017/622 E., 2017/2490 K. Sayılı Kararı

Mağdurenin aşamalardaki beyanları, savunma, adli raporlar ile tüm dosya kapsamından, sanığın hareketlerini sonuna kadar götürebilmesi imkân dâhilinde bulunduğu halde bundan vazgeçerek icra hareketlerine kendiliğinden son verdiği göz önüne alınarak, nitelikli cinsel saldırı suçu hakkında 5237 sayılı TCK’nın 36. maddesinde düzenlenen gönüllü vazgeçme hükümleri uygulanmak suretiyle mevcut haliyle eyleminin basit cinsel saldırı suçu olarak kabul edilmesi gerekirken, suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde vücuda organ sokmak suretiyle nitelikli cinsel saldırı suçuna teşebbüsten hüküm kurulması, Yasaya aykırı bulunduğundan hükmün bozulması gerektiğini düşünüyorum..

  • Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2014/600 E., 2015/194 K. Sayılı Kararı

Sanığın, olay günü ailece görüştükleri yalnız olduğunu bildiği katılanın evine gittiği ve evin havalandırılması için açık bırakılan kapısından içeriye girerek katılandan yorgun olduğunu söyleyip çay yapmasını istediği, katılanın ailece görüştükleri için sanığın bu isteğini kabul edip çayı demledikten sonra ev işlerine devam etmek için yatak odasına geçtiği, sanığın katılanın arkasından yatak odasına giderek katılana sarıldığı ve göğüslerini sıktığı, bağırmakta olan katılana “sus bağırma, sen bu işi yapıyormuşsun, birlikte yapalım” dediği, katılanın kurtulmak için sanığı iterek bağırmaya başlaması üzerine sanığın koridora çıktığı ve tekrar “senle yapalım” dediği, katılanın koridora doğru bir tahta fırlattığı, mutfağa doğru bıçak almaya yöneldiğinde sanığın evden çıkması ile fiilin sona erdiği olayda, sanığın katılana sarılmak ve katılanın göğüslerini sıkmak suretiyle icra hareketlerine başladığı, bu sırada katılana söylediği “sus bağırma, sen bu işi yapıyormuşsun, birlikte yapalım” sözleri ve koridorda birliktelik teklifini sürdürmesi sanığın kastının nitelikli cinsel saldırı suçuna ilişkin olduğu, fakat sanığın dosya kapsamı ve olay yerinin özelliklerine göre evde yalnız olan mağdureye karşı icra hareketlerini devam ettirebilme ve arzu ettiği sonucu gerçekleştirebilme imkanı var olduğu halde ciddi bir engel bulunmamasına karşın kemali isteği ile eylemine son vererek evden ayrıldığı, anlaşılmakla 5237 sayılı Kanunun 36. maddesi hükmü uyarınca eyleminin o ana kadar tamamlanmış kısmı olan basit cinsel saldırı suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi gerekmektedir.

Nitelikli Dolandırıcılık Suçunda Gönüllü Vazgeçme Yargıtay Kararları

  • Yargıtay 15. Ceza Dairesi’nin 2011/67656 E., 2013/11168 K. Sayılı Kararı

Sanığın, …Temizlik Şirketi’nde çalışan bir kişi olduğu, maddi sıkıntıları bulunduğu gerekçesiyle vergi iadesi almak için kendi adına fiş ekleyerek özel gider indirimine ait bildirimde bulunduktan sonra bu kez de, aynı işyerinde çalışan on yedi arkadaşı için de elinde kalan fişleri eklemek suretiyle onlar adına bildirime imza atarak aynı anda kuruma teslim ettiği, kurumun genel olarak bütün bildirimler üzerinde 23/02/2006 tarihinde inceleme başlattığı, sanığın da 10/03/2006 tarihinde, herkes adına yine sahte imza atarak daha önce talep edilen vergi iadesinin iptalini istediği, kurum tarafından yapılan incelemede, bildirimdeki imzaların aynı kalemle atıldığı ve bildirimdeki imzalarla vazgeçmeye ilişkin dilekçelerdeki imzaların birbirine benzemediğinin tespit edildiği, sanığın suçlamaları kabul ettiği; fakat kendiliğinden pişman olarak vazgeçtiğini söylediği, katılan kurumun, sanığın inceleme başlatılmasından sonra vazgeçtiğini belirterek suçun sabit olduğunu söylediği, böylece sanığın kamu kurumu zararına dolandırıcılığa teşebbüs suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda, sanığın vazgeçme dilekçeleri vermeden önce, söz konusu bildirimlerle ilgili katılan kurum tarafından bir inceleme başlatılmış olması, sanığın, bu inceleme baskısı altında suçun daha sonra bir şekilde ortaya çıkacağını düşünerek vazgeçmesi, ayrıca vazgeçme dilekçesi verirken de, suç işlediğini ikrar etmeden, başkası adına yeniden sahte imza atmak suretiyle, önceki olayın kapatılmasını sağlamaya çalışması, gönüllü vazgeçmeden çok olayın örtbas edilmesi iradesiyle hareket edilmesi, icraya başladıktan sonra, inceleme sonucu olayın ortaya çıkma riski altında önceki taleplerini geri çekmiş olması karşısında, 5237 sayılı TCK’nın 36. maddesi kapsamında gönüllü vazgeçmenin yasal koşullarının oluşmadığı anlaşılmakla, sanığın nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs suçundan mahkumiyeti yerine yazılı şekilde ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi….Bozmayı gerektirmiş…

Hırsızlık Suçunda Gönüllü Vazgeçme Yargıtay Kararları

  • Yargıtay 22. Ceza Dairesi’nin 2015/7688 E., 2015/8260 K. Sayılı Kararı

Sanıkların savunmalarında sanık …’ün müştekinin iç cebinden el beceresi ile cüzdanı aldığı, cüzdanın içine baktığını, yeterli para olmadığını görünce cüzdanı müştekiye hissettirmeden tekrar müştekinin dış cebine koyduğunu belirtmeleri, müştekinin cüzdanının iç cebinde olmadığını araçtan indikten sonra fark etmesi ve cüzdanında 15 TL olduğunu ve daha sonra cüzdanı içinden bir şey alınmamış şekilde dış cebinde bulduğuna ilişkin beyanından, sanık …’ün müştekiye ait cüzdanı iç cebinden aldığı ve içine baktıktan sonra tekrar müştekinin dış cebine koymak sureti ile suç tamamlanmadan vazgeçtiğinin anlaşılması karşısında; gönüllü vazgeçme koşullarının oluştuğu kanaati ile hükmün onanmasına…

Kasten Yaralama Suçunda Gönüllü Vazgeçme Yargıtay Kararları

  • Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin 2022/1224 E., 2022/2745 K. Sayılı Kararı

Somut olayımızda sanık annesi olan mağduru bıçakla yaralamış (Mahkeme sanığın öldürmeye teşebbüs ettiğini kabul etmiş.) kan görünce kaçarken annesine “Sen ambulansı ara.” demiş, annesi de ambulansı aramış ve talebi üzerine ambulans gönderilmiştir. Olay yerinden kaçan sanık da parkta karşılaştığı tanık …’ndan cep telefonunu isteyerek kendisi ayrıca 112’yi arayarak evin adresini bildirip eve ambulans ve çilingir gelmesini istemiş, ancak 112 görevlisi “Biz o adrese ambulans gönderdik, siz kimsiniz?” deyince “Ben oğluyum.” diyerek telefonu kapatmıştır. Dosya kapsamındaki mağdur …’nin beyanından oğlu sanık kendisini bıçaklayıp kaçtıktan sonra kendisi 112’yi arayarak eve çağırmıştır. Sanıktan önce mağdurun çağırması üzerine 112 zaten mağdurun adresine giderken daha sonra sanığın 2. kez 112’yi araması, TCK’nin 36. maddesinden faydalanmasını gerektirmez. Olsa olsa TCK’nin 62. maddesinin uygulanmasını sağlamaya yönelik sanık lehine takdiri neden oluşturabilecek “Fiilden sonraki davranışları” bir husus sayılabilir.

Yukarıda anlatılan gerekçelerle sanığın eyleminin nitelikli kasten yaralama olduğunu kabul etmekteyim. Sanığın eyleminin öncelikle kasten adam öldürmeye teşebbüs olduğunu ancak gönüllü vazgeçme nedeniyle TCK’nin 36. maddesi gereği yaralama suçundan cezalandırılmasını hükme bağlayan yerel mahkeme kararını onaylayan Dairemizin çoğunluk görüşüne katılmamaktayım.

Dolandırıcılık Ve Resmi Belgede Sahtecilikte Suçunda Gönüllü Vazgeçme Yargıtay Kararları

Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin 2014/1907 E.  ,  2016/925 K. Sayılı Kararı

Sanıklar…….. ve ……’ın …….. plakalı araçla …… İlçesine dolandırıcılık amacı ile geldikleri, mağdur ….. tarafından yapılan teşhisten de anlaşıldığı üzere ……’ın mağdura Ziraat Bankasından geldiğini, bankadaki parasına 750 TL yatırması gerektiğini, bunun için son gün olduğunu, yoksa biriken 7000 TL parasını alamayacağını söylediği, mağdurun ise yanında para olmadığını, komşudan alacağını söylemesi üzerine, sanığın ben parayı yatırırım diyerek evden gittiği oluşa uygun şekilde kabul edilmesine göre, sanık …….’nın eyleminden yakalanma tehdidi ile vazgeçtiği hususunda herhangi bir delil bulunmadığı, bu itibarla şüpheden sanık yararlanır ilkesi uyarınca suç işlemekten gönüllü olarak vazgeçtiğinin kabulü ile sanıklar hakkında TCK’nun 36. maddesinin uygulanması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması… uyarınca BOZULMASINA, 10/02/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Yağma Suçunda Gönüllü Vazgeçme İle İlgili Yargıtay Kararları

  • Yargıtay 6. Ceza Dairesi’nin 2014/14543 E., 2015/444 K. Sayılı Kararı

Somut olay değerlendirildiğinde; astsubay olan sanığın, tanık ifadelerine göre başında siyah bere, gözünde siyah bir gözlük bulunduğu ve ağzını ise hastanelerde kullanılan maske ile kapatmış olduğu halde yakınana ait kuyumcu dükkanının olduğu bölgeye sabah 10:00 sıralarında gittiği, saat 16:45’e kadar burada dolaştığı ve bu saatte işyerine girdiği, elinde bulunan beyaz poşeti tanık …’ye uzatarak, “Bu gerçek silah, oyuncak değil” dediği, tanık …’nin soruşturma aşamasında alınan beyanına göre, “Altınların bulunduğu kapalı vitrine yönelip açmaya çalıştığı, panik butonuna basmak isteyen …’nin ayağa
kalkması üzerine panikleyerek işyerinden ayrıldığı”, adı geçen tanığın yargılama aşamasında alınan ifadesinde ise, “Sanığın içeri girip elindeki poşeti doğrulttuktan sonra vitrine yönelmediği, kendisinin işyerinin arkasına doğru gittiği, bu sırada sanığın sağa sola bakıp işyerinden ayrıldığı”; yine olay esnasında işyerinde bulunan tanık …’nın ifadesinde, “Sanığın kaçmasını gerektirir bir durum olmadan işyerinden ayrıldığını” belirttiği; yargılamada alınan savunmasında sanığın, “Pişman olup yakınanın işyerinden ayrıldığını, alarm butonunu görmediğini, herhangi bir önlem alındığını fark etmediğini, bir an evvel işyerinden ayrılmak istediğini ve yönünü şaşırdığını” beyan ettiği, sanığın elindeki poşetin içerisinde silah bulunduğunu ima ettikten sonra işyerinde bulunan tanıklardan herhangi bir şey istemeden ve onlara yönelik cebire başvurmadan, 28.06.2014 günlü görüntü çözüm tutanağı içeriğine göre,“16:45:52’de işyerine giren sanığın, 16:46:06’da işyerinden ayrıldığının” belirlenmesi karşısında; sanığın eyleminden gönüllü olarak vazgeçtiği, eyleminin tamamlanmış kısmının tehdit suçunu oluşturacağı düşünülmeden, yağmaya teşebbüs suçundan hüküm kurulamayacağına…oybirliği ile karar verildi.

  • Yargıtay 6. Ceza Dairesi’nin 2016/7294 E., 2019/4543 K. Sayılı Kararı

Mağdur … 17.03.2014 günlü kolluk anlatımında özetle; arkadaşı … ile birlikte 16.03.2014 günü saat 09.00 sularında dershanelerine gittikleri sırada sanığın yanlarına gelip önce “Üzerinizde para var mı” dediğini, olumsuz yanıt alması üzerine cebinden çıkardığı bıçağı doğrultup “Üzerinizde para bulursam kötü olur” şeklinde sözler sarf edip kendisinden 6,00 TL parayı zorla alarak olay yerinden ayrıldığını belirttiği, Mahkemenin 04.06.2014 günlü oturumunda ise “Olay günü arkadaşım …’la birlikte dershaneye gidiyorduk, sabah saat 09.00 civarıydı, SSÇ biz giderken arkamızdan bize seslendi, kendisi yalnızdı, yanımıza geldi, paranız var mı diye sordu, biz de paramız var dedik, arkadaşta 1 TL vardı, bende 6 TL vardı, arkadaştan para almadı, benim param var ancak vermeyeceğimi söyleyince cebinden bıçağı çıkardı, veriyor musun vermiyor musun deyince ben de korkudan 6 TL’yi verdim” biçiminde açıklamada bulunduğu, Mağdur … 17.03.2014 günlü kolluk anlatımında özetle; 16.03.2014 günü saat 09.00 sularında arkadaşı … ile dershanelerine giderken yanlarına gelen sanığın “Üzerinizde para var mı” şeklinde konuştuğunu, paralarının olmadığını söylemeleri üzerine sanığın cebinden çıkardığı bıçağı tevcih ederek “Üzerinizde para bulursam kötü olur” dedikten sonra …’a yönelip ondan 6,00 TL para aldığını belirttiği, Mahkemenin 04.06.2014 günlü oturumda “Az önce dinlenen arkadaşım …’in beyan ettiği gibi olaylar gerçekleşmişti, bende 1 TL olduğunu öğrenince benim paramı almadı ve o sırada da henüz bıçak çekmemişti ancak arkadaşım …’in yanına gidip onda 6 TL olduğunu ve fazla olduğunu öğrenince o da vermeyince bu kez bıçak çekip 6 TL’sini aldı” biçiminde açıklamada bulunduğu; aynı tarihli oturumda mahkemece mağdurun polis merkezindeki 17.03.2014 tarihli anlatımı okunduğunda aşamalardaki ifadelerinin aynı olduğu yönünde tespite yer verilmiştir. Ancak; Mağdur …’nın aşamalardaki beyanlarında ve bu olayı bir ölçüde gören diğer mağdur …’ın anlatımları arasında ortaya çıkan aykırılıklar dikkate alındığında, öncelikle duraksamalı hal usulünce giderilip sonucuna göre sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nin 36. maddesinin uygulama olanağının takdiri gerektiği düşünülmeden eksik araştırma ile yetinilip, duruşmaya devamla yazılı şekilde karar verilmesi; Bozmayı gerektirmiş…

Nitelikli Mala Zarar Verme Suçunda Gönüllü Vazgeçme Yargıtay Kararları

  • Yargıtay 15. Ceza Dairesi’nin 2013/30215 E., 2014/19440 K. Sayılı Kararı

Sanığın, aynı evde birlikte yaşadığı katılan tarafından alkollü olmasından dolayı eve alınmaması üzerine, bu duruma sinirlenerek söz konusu ikametin camını kırdıktan sonra içeriye benzin dolu pet şişeyi fırlattığı, atılan benzinin çocuk odasına yayıldığı; ancak sanığın, odanın içerisine yayılan benzini yakmaya yönelik bir harekette bulunmadan olay yerini kendi iradesi ile terk ettiği, dosya kapsamına göre sanığın, elverişli hareketlerle nitelikli mala zarar verme suçunun doğrudan doğruya icrasına başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamadığına veya sanığın icra hareketlerini tamamlayamadan yakalandığına dair herhangi bir tespitin bulunmadığı, bu kapsamda sanığın, söz konusu ikametin içerisine benzin dolu pet şişeyi fırlatmasından sonra olay yerini kendi isteği ile terk ederek yakma eyleminden kendi iradesi ile vazgeçmiş olduğu bir başka anlatımla suç yolunda ilerleyen sanığın, daha fazla ilerleme olanağına ve kanaatine sahip olduğu halde, suç yolunda ilerlemeyerek icrayı yarıda bırakmış olduğunun sabit olduğunun anlaşılması karşısında; 5237 sayılı TCK’nın 36.maddesi uyarınca teşebbüsten dolayı cezalandırılamayacağı gerektiği gözetilmeden delillerin takdir ve değerlendirilmesinde yanılgıya düşülmek suretiyle yazılı şekilde mahkümiyetine hükmolunması…. uyarınca BOZULMASINA,

İşyeri Dokunulmazlığını İhlal Etme Suçunda Gönüllü Vazgeçme Yargıtay Kararları

5237 sayılı TCK’nun 36. maddesinde düzenlenen gönüllü vazgeçme halinin suçun icra hareketlerinden gönüllü vazgeçme veya kendi çabalarıyla suçun tamamlanmasını veya neticenin gerçekleşmesini önleme durumunda uygulanabileceği, somut olayda suça sürüklenen çocuğun beyanı, olay yeri inceleme raporu ve tüm dosya kapsamından; suça sürüklenen çocuğun yanında dosyaları tefrik edilen diğer suça sürüklenen çocuklarla birlikte 07/03/2007 tarihi gece vakti saat 05.00 sıralarında Kurtköy Ticaret Meslek Lisesine pencere korkuluk demirlerini ve camını kırarak girdikleri, içeride bulunan bilgisayar, dvd, cd ve projeksiyon makinelerini bir poşete doldurdukları ve yine kapısını kırarak girdikleri öğretmenler odasında bulunan 2 adet bilgisayar ve 1 adet monitörü de aynı şekilde poşete koydukları, okul hademesi tanık E.. A..’ın okula gelmesi ile korkarak eşyaları bırakarak kaçtıkları ve olay yerinden alınan parmak izinin suça sürüklenen çocuğa ait olduğunun tespit edilmesi sonucu suça sürüklenen çocuğun yakalandığının anlaşılması karşısında, gönüllü vazgeçmenin koşullarının oluşmadığı gözetilerek, oluşa uygun düşmeyen gerekçelerle ceza verilmesine yer olmadığına dair yazılı şekilde karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş…

Nitelikli Hırsızlık Suçunda Gönüllü Vazgeçme Yargıtay Kararları

5237 sayılı TCK’nın 36/1. maddesinde düzenlenen gönüllü vazgeçme hükmünün failin icra hareketlerini bitirme olanağı varken iradesi ile pişmanlık duyarak kendiliğinden eylemine son vermesi veya icra hareketlerini sürdürme ya da sonucu gerçekleştirme olanağı bulunduğu halde gönüllü olarak neticenin meydana gelmesini önlemesi halinde uygulanabilen bir yasa normu olduğu; sanığın Forum AVM de bulunan LCW mağazasınında aldığı montları kabine bırakıp giderken işyeri çalışanları tarafından yakalandığı olayda; sanığın pişmanlık duyup aldığı montları tekrar kabine bırakıp hırsızlık yapmaktan vazgeçtiğini belirttiği ve tüm dosya içeriğine göre savunmaya aykırı delil de bulunmadığının anlaşılması karşısında; sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 36. maddesinde öngörülen gönüllü vazgeçme hükümlerinin uygulanması gerekirken, yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile ve kabul edilen oluşa aykırı biçimde sanık hakkında TCK’nın 35. maddesi gereğince teşebbüs hükümlerinin uygulanması,
Bozmayı gerektirmiş,
sanığın temyiz itirazı bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA,

Silahla Tehdit Suçunda Gönüllü Vazgeçme Yargıtay Kararları

  • Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin 2019/5077 E., 2021/28877 K.

Somut olayda, sanığın, tartıştığı eşini eve götürmek amacıyla eşinin amcası olan katılan …’in evine gittiği, tartışma yaşanması üzerine olay yerinden ayrılan sanığın bir süre sonra, içerisinde 2 adet dolu fişek bulunan av tüfeği ile tekrar olay yerine gelerek, elinde av tüfeği bulunduğu halde katılana seslenip kapıyı açmasını istediği, ancak katılanın kapıyı açmadığı ve köy muhtarı olan tanık …’i arayarak sanığın tüfekle evinin önüne geldiğini bildirdiği, bu sırada sanığın av tüfeğini elinden bırakıp duvara yaslayarak evin etrafında beklemeye devam ettiği, tanık …’in de olay yerine gelerek av tüfeğini alıp aracına koyduğu anlaşılmakla, bu haliyle sanığın eyleminde icra hareketlerinin tamamlanmış olduğu ve silahla tehdit suçunun oluştuğu gözetilmeden, hatalı değerlendirmeyle olayda uygulanma imkanı bulunmayan gönüllü vazgeçme hükmüne dayanılarak sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi yerinde görüldüğünden..

Nitelikli Dolandırıcılık Ve Özel Belgede Sahtecilik Suçunda Gönüllü Vazgeçme Yargıtay Kararları

  • Yargıtay 15. Ceza Dairesi’nin 2017/1783 E., 2017/20486 K. Sayılı Kararı

Sanıkların sahte olarak oluşturdukları kaza tespit tutanağı ile katılan … şirketinden sigorta bedelini talep ettikleri, sigorta başlangıç tarihi ile kaza tarihinin yakın olması nedeni ile sigorta şirketi tarafından olaya ilişkin inceleme başlatılması ve kazanın gerçekte 26/04/2012 tarihinde yapıldığına ilişkin maddi delillere dayalı tespitler yapılması üzerine sanıkların suçlamalardan kurtulmak üzere tevil yollu ikrar içeren beyanlarda bulundukları, dolayısıyla vazgeçmenin gönüllü ve iradi olmadığı, dış etmenlere dayanması karşısında, sanıklar hakkında nitelikli dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarından mahkumiyet hükmü verilmesi yerine, TCK m.36 gereğince BERAAT hükmü verilmesi, Bozmayı gerektirmiş…

Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunda Gönüllü Vazgeçme Yargıtay Kararları

  • Yargıtay 6. Ceza Dairesi’nin 2015/9005 E., 2018/5951 K. Sayılı Kararı

Sanığın dış dünyaya yansıyan kastı doğrultusunda gerçekleştirdiği ve suç teşkil eden haksız fiillerinin sırasıyla kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve yağmaya kalkışma suçlarını oluşturduğu düşünülmeden TCK 36. maddesinde düzenlenen “gönüllü vazgeçme” kavramına yanlış anlam yüklenerek yerinde ve yeterli olmayan gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş…

Hırsızlık Ve Konut Dokunulmazlığını İhlal Etme Suçunda Gönüllü Vazgeçme Yargıtay Kararı

  • Yargıtay 2. Ceza Dairesi’nin 2016/13234 E., 2018/15615 K. Sayılı Kararı

Somut olayda olay günü sanıkların hırsızlık amacıyla katılanın evine geldikleri, ilk başta kapı zilini çaldıkları ancak katılanın o sırada müsait olmadığı ve komşularının çaldığını düşünerek kapıyı açmadığı, sonrasında kapının beş dakika kadar kurcalanması nedeniyle katılanın kapıyı araladığı ve sanıklardan …, … ve …’i gördüğü, sanıkların katılanı görmeleri üzerine evin kalorifer tesisatını kontrole geldiklerini beyan ettikleri, katılanın bu hususu sormak için bina sorumlusuna seslenmesi üzerine olay yerinden hızlıca uzaklaştıkları anlaşılmakla; gönüllü vazgeçmenin koşullarının oluşmadığı gözetilerek…

Blog Yazılarımız: Suça Teşebbüs

Stj. Av. Ezginur Aktaş
Av. Serhan Cantaş