İbra Nedir? İbraname Nedir? İbra Nasıl Yapılır?

İbra, temize çıkarma, aklama anlamlarına gelmektedir. Türk Borçlar Kanununca İbra, borçlunun borcunu ödemekten kurtulması için alacaklının borçluyu borçtan kurtarması anlamına gelir. İbra, borç ilişkisini iki taraflı sona erdiren bir sözleşmedir. İbra için alacaklı ve borçlu iradesini açıkça ortaya koyması gerekir. Alacaklı, borcun tamamından veya bir kısmından ibra edebilir. İbra edilen borç, geri istenemez. İbra sonucu alacaklı, borçluyu borçtan kurtarmıştır ve bu sebeple de borç ilişkisini sona erdirir.

İbra Türk Borçlar Kanunu’nun 132. Maddesi’nde ele alınmıştır.  

TBK 132. Madde: ‘’Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir. ‘’

İbra Sözleşmesi’nde borcun varlığını iki taraf da kabul eder. Görüldüğü üzere ibra tek taraflı hukuki bir işlem değildir. İki tarafın da beyanların örtüşmesi gerekmektedir. Borçlu borcun varlığını kabul etmeli; alacaklı kısmen veya tamamen borçluyu borçtan kurtarmalıdır. Bunun ile birlikte borç tamamen veya kısmen (fer’ileriyle birlikte) sona ermiş olur. Bu sona erme, ibra sözleşmesiyle gerçekleşir.

Aşağıda verilen Alacaklı-Borçlu ilişkisindeki tanımlarla İbra Sözleşmesi karıştırılmamalıdır.

  • Olumsuz Borç Tanıma, İbra Sözleşmesi’nden farklı olarak borçlu borcun varlığını kabul etmemektedir. Olumsuz borç tanıma, borcun ödenmesini engelleyen bir hukuki işlem değildir. Borçlunun borcunu inkâr etmesi, alacaklının borcunu ispat etmek zorunda olduğu anlamına gelir.
  • Alacak Hakkından Vazgeçme, tek taraflı hukuki bir işlemdir. Alacaklının alacağından vazgeçmesiyle borç ilişkisi sona erer. Önemle belirtilmelidir ki İbra Sözleşmesi tek taraflı bir hukuki işlem değildir bu sebeptendir ki borçlunun veya alacaklının katılmadığı durumda ibra sözleşmesiyle borç sona eremez.
  • Alacaklı, yalnızca borcun koşullarında değişikliğe gitmişse İbra Sözleşmesi’nden söz edilemez.

Bilindiği üzere tasarruf işlemi, Türk borçlar hukukunda, bir kişinin malvarlığı üzerinde tasarrufta bulunması için yaptığı hukuki işlemdir. Buradan sonuçla İbra sözleşmesi de hukuki işlem açısından aynı zamanda bir tasarruf işlemidir.

İbra Sözleşmesinin Koşulları Nelerdir?

  1. Alacaklının, Borçluyu tamamen veya kısmen borçtan kurtarması gerekmektedir. Kısmen ibra hususuna örnek vermek gerekirse, X bankası kredi kartı borcunun faizini ibra ederek; aslının tahsilatını isteyebilir.
  2. İbra sözleşmesi, iki taraflı bir hukuki işlem olduğu için alacaklının tek taraflı irade beyanı yeterli değildir. Borçlunun da ibra sözleşmesini kabul etmesi ve imzalaması gerekir. Ayrıca ibra sözleşmesi yapılırken tarafların iradelerinin serbest, bilinçli ve hata, hile veya korkutma olmaksızın oluşması şarttır.
  3. İbra kural olarak bir sözleşme türü olduğundan sözleşmelerin kurucu ve geçerlilik unsurları burada da aranmak zorundadır. Kurucu ve geçerlilik şartları özetle;
  4. Tarafların karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarının bulunması: Sözleşme, tarafların iradelerini açıklamalarıyla meydana gelir. Bu irade beyanlarının karşılıklı ve birbirine uygun olması gerekir. Aksi halde sözleşme yok hükmünde sayılır.
  5. Tarafların hukuki işlem ehliyetine sahip olması: Sözleşme yapmak için tarafların fiil ehliyetine sahip olması gerekir. (Ayrıca Alacaklı için bir tasarruf işlemi olduğundan alacaklının tasarruf ehliyetine de sahip olması gerekmektedir.
  6. Sözleşmenin hukuka ve ahlaka uygun olması: Sözleşmenin konusu ve amacı hukuka ve ahlaka aykırı olmamalıdır. Hukuka aykırı olan sözleşmeler, kanunun emredici hükümlerine veya kamu düzenine aykırı olan sözleşmelerdir. Ahlaka aykırı olan sözleşmeler ise toplumun genel ahlak anlayışına veya dürüstlük kurallarına aykırı olan sözleşmelerdir. Hukuka veya ahlaka aykırı olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür.
  7. İbra sözleşmesi, iş hukukunda sıkça karşılaşılan bir uygulamadır. İş akdi sona eren işçinin, işverenden tüm alacaklarını aldığını ve bundan sonra herhangi bir talebi olmadığını göstermek için ibra sözleşmesi imzalaması istenebilir. Ancak işçinin ibra iradesinin geçerli sayılabilmesi için yukarıda sayılan şartların yerine getirilmiş olması gerekir. İşçinin işverenden alacağı için kurulan İbra Sözleşmeleri TBK 420 uyarınca şekle tabi tutulmuştur.
  • TBK Madde 420 – Hizmet sözleşmelerine sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulu geçersizdir. İşçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür. Hakkın gerçek tutarda ödendiğini ihtiva etmeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını muhtevi diğer ödeme belgeleri, içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmündedir. Bu hâlde dahi, ödemelerin banka aracılığıyla yapılmış olması zorunludur. İkinci ve üçüncü fıkra hükümleri, destekten yoksun kalanlar ile işçinin diğer yakınlarının isteyebilecekleri dâhil, hizmet sözleşmesinden doğan bütün tazminat alacaklarına da uygulanır.

Bu maddeden çıkarım ile İşçinin İşverenden Alacağına ilişkin İbra Sözleşmesi’nin şartları:

  1. İbra sözleşmesinin yazılı olması gerekmektedir.
  2. İbra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık süre geçmiş olmalıdır.
  3. İbra konusu alacağın türü ve miktarının açıkça belirtilmelidir.
  4. Ödemenin hak tutarına nazaran eksiksiz ve banka aracılığıyla yapılması gerekmektedir.

İbra Yargıtay Kararları

  • Yargıtay Kararı – 9. Hukuk Dairesi, E. 2015/17421 K. 2017/6818 T. 18.04.2017

Somut uyuşmazlıkta; davacı işçi tarafından 6098 sayılı Borçlar Kanunu döneminde imzalanan ibranamede sadece kıdem ve ihbar tazminatı alacakları yönünden miktar belirtildiği, davacının bu miktarları tahsil ettiğinin ve başkaca bir alacağının bulunmadığının ifade edildiği görülmektedir.

İbranamenin 08.02.2013 tarihinde davacı işçi tarafından imzalandığı, aynı tarihli makbuz başlıklı diğer bir imzalı belgede de ibranamedeki tutarlara aynen yer verilerek, davacının bu bedeli tahsil ettiği ifade edilmiştir.

İbraname ile aynı tarihte davacı işçi tarafından imzalanan ve ibranamedeki miktarların birebir aynen yer aldığı makbuz başlıklı belgenin ibranamenin eki mahiyetinde olduğu ortadadır.

Her ne kadar mahkemece; ibaranameye değer verilerek söz konusu tutarların mahsubu ile sonuca gidilmiş ise de, yukarıda ayrıntılı bir biçimde ifade edildiği üzere, 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 420. maddesine aykırı olarak söz konusu ödemelerin banka aracılığı ile yapılmadığı ve bu durumun ibranameyi hükümsüz kıldığı gözetilmeksizin karar verilmiştir.

İbraname ve ibranamenin eki mahiyetindeki makbuz başlıklı belgedeki tutarlar mahsup edilmeksizin alacağın hüküm altına alınması için kararın bozulması gerekmiştir.

İbraname Yargıtay Kararları

  • Yargıtay Kararı – 7. Hukuk Dairesi, E. 2014/5856 K. 2014/10899 T. 15.5.2014

İbraname savunması, hakkı ortadan kaldırabilecek itiraz niteliğinde olmakla yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 27.1.2010 gün 2009/9-586 E, 2010/31 K.)

Somut olayda, davacının 24.02.2010 tarihli imzalı ibraname ile tazminat ve alacaklarını aldığını, kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücretinin ödendiğini, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin ödendiğini beyan ederek tüm alacaklarından feragat ettiğini, işvereni ibra ettiğini bildirdiği, alacaklarının ödenmesi için ibranamenin zorla alındığını ileri sürmüş ise de buna dair delil bulunmadığı, ibranamenin 31.12.2009 fesih tarihinden sonra 24.02.2010 tarihinde düzenlendiği, davalının savunmasıyla çelişmediği, kıdem, ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti olarak ödenen miktarların belirtildiği, diğer alacakların ise teker teker sayıldığı anlaşılmış olup, mahkemece, ibraname, kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti yönünden makbuz niteliğinde sayılarak diğer alacaklar yönünden geçersiz sayılmış ise de, kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti yönünden makbuz niteliğinde olduğu, fazla çalışma ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti yönünden borcun ibra yoluyla sona erdiğini gösteren ibraname niteliğinde olduğu kabul edilerek, fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının reddi gerektiği düşünülmeden hatalı yorum ile yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirir.

Blog Yazılarımız: Eser Sözleşmesi Nedir? Eser Sözleşmesinde Tarafların Yükümlülükleri Nelerdir?

Stj. Av. Berçem Acat
Av. Serhan Cantaş