Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluğu

Türk Borçlar Kanunu m.49’a göre, “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” hükmü haksız fiillere ilişkin sorumluluk halini düzenlemektedir. Bununla birlikte Kanun’un 114.maddesinde haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümlerin kıyas yoluyla sözleşmeye aykırılık hallerine de uygulanacağına ilişkin ibareye yer verilmektedir.

Türk Ticaret Kanunu’nun 553. madde “Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar. Kanundan veya esas sözleşmeden doğan bir görevi veya yetkiyi, kanuna dayanarak, başkasına devreden organlar veya kişiler, bu görev ve yetkileri devralan kişilerin seçiminde makul derecede özen göstermediklerinin ispat edilmesi hâli hariç, bu kişilerin fiil ve kararlarından sorumlu olmazlar. Hiç kimse kontrolü dışında kalan, kanuna veya esas sözleşmeye aykırılıklar veya yolsuzluklar sebebiyle sorumlu tutulamaz; bu sorumlu olmama durumu gözetim ve özen yükümü gerekçe gösterilerek geçersiz kılınamaz.” ibareleri ile yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunu düzenleyen temel hükümlerdir.

Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluğunun Şartları

İlgili maddeye göre, yönetim kurulu üyeleri şirkete, pay sahiplerine, şirket alacaklılarına karşı kanundan veya esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde sorumlu olurlar. Bu düzenleme zarar, görevin ihlali, kusur ve illiyet bağı unsurlarını içermektedir.

1. Zarar

Sorumluluk hukukunun temel amacı ortaya çıkan zararın giderilmesini sağlamak olup ancak bir zararın varlığı halinde sorumluluk hükümleri uyarınca tazmin talebinde bulunulabilecektir. Anonim şirketin, pay sahibinin veya şirket alacaklısının malvarlığında meydana gelen zarar malvarlığının aktifinde azalma veya pasifinde artma şeklinde ortaya çıkabilir. Buna ek olarak, malvarlığında beklenen artışın davranış neticesinde gerçekleşmemesi hali de zarar kapsamında olup, bu şekilde meydana gelen zarar “yoksun kalınan kar” olarak ifade edilir.

Anonim şirket yönetim kurulu üyesinin verdiği zararlar kanunun veya esas sözleşmenin ihlalinden kaynaklanabilir.  Burada önem arz eden husus, yönetim kurulu üyesinin menfaat elde edip etmediği değil; davranışı sonucunda zarar meydana gelip gelmediğidir.

Anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin sorumluluklarına gidilebilmesi için öncelikle zararın ve zararın miktarının ispatlanması gerekmektedir. Pay sahiplerinin ve alacaklıların dolaylı zarar sebebiyle uğradıkları zararın tazmini için dava açtıkları zaman zarar miktarının belirli olması gerekmektedir. Ancak davacıların şirketin ticari defter ve belgelerine ulaşmaları çoğu zaman mümkün değildir. Pay sahipleri dolaylı zararlarının miktarının belirlenmesini sağlamak için Türk Ticaret Kanunu m.437’de düzenlenen bilgi alma hakkını kullanması gerekmektedir. Bunun yanında yine aynı Kanun’un 438 ve devamı maddelerinde düzenlenen özel denetim talebinde bulunabilirler. Yine zarar miktarını belirleyemeyen pay sahibi belirsiz alacak davası imkanından yararlanarak taleplerini herhangi bir hak kaybına uğramaksızın öne sürebilir.

2. Kanuna veya Esas Sözleşmeye Aykırılık

Hukuki sorumluluğun doğabilmesi için gerekli olan bir diğer şart hukuka aykırılıktır. Anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin şirkete, pay sahiplerine ve alacaklılara karşı sorumluluğundan bahsedebilmek için yönetim kurulu üyelerinin kanun veya esas sözleşme ile kendilerine verilmiş olan görevlerini ihlal etmiş olmaları gerekmektedir. Görev ihlali, kanun veya esas sözleşmede yapma fiili olarak öngörülen davranışın yapılmaması veya yapmama yükü yükleyen davranışın yapılması şeklinde gerçekleşebilir.

3. İlliyet Bağı

İlliyet bağı, meydana gelen zararın eylemin sonucu olarak gerçekleşmesi halinde zarar ile eylem arasındaki bağdır. Anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunun doğabilmesi için de bu kişilerin fiilleri ile ortaya çıkan zarar arasında illiyet bağının varlığı şarttır.

4. Kusur

Yönetim kurulu üyelerinin kusur oranının tespiti yapılırken Türk Ticaret Kanunu m.369’da ifade edilen “Yönetim kurulu üyeleri ve yönetimle görevli üçüncü kişiler, görevlerini tedbirli bir yöneticinin özeniyle yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini dürüstlük kurallarına uyarak gözetmek yükümlülüğü altındadır.” ifadeleri bağlamında dikkate alınmalıdır. İlgili maddeye göre, yönetim kurulu üyesinin özen borcu tedbirli bir yönetici dikkate alınarak belirlendiğinden; yönetim kurulu üyesinin kusurlu olup olmadığı konusunda da bireysel vasıfları değil, tedbirli bir yönetici modeli dikkate alınarak belirlenmelidir. Ek olarak, kusurun davacı şirket veya pay sahibi tarafından ispatlanması gerekli değildir. Yönetim kurulu üyesinin kusurunun bulunmadığını ispat etmesi gerekmektedir.

Şirketin hacmi ve malvarlığının büyüklüğü arttığında özen ölçüsünün derecesi daha da artacağından, anonim şirketin işletme konusu ve iş hacmi, özenin belirlenmesinde dikkate alınacak kriterlerdendir.

Yönetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluk Sebepleri

  • Türk Ticaret Kanunu’nda Düzenlenen Sorumluluk Sebepleri

1. Genel Sorumluluk Halleri

Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluklarına ilişkin genel hüküm Türk Ticaret Kanunu m.553’te yer almaktadır. Buna göre, “Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar. Kanundan veya esas sözleşmeden doğan bir görevi veya yetkiyi, kanuna dayanarak, başkasına devreden organlar veya kişiler, bu görev ve yetkileri devralan kişilerin seçiminde makul derecede özen göstermediklerinin ispat edilmesi hâli hariç, bu kişilerin fiil ve kararlarından sorumlu olmazlar. Hiç kimse kontrolü dışında kalan, kanuna veya esas sözleşmeye aykırılıklar veya yolsuzluklar sebebiyle sorumlu tutulamaz; bu sorumlu olmama durumu gözetim ve özen yükümü gerekçe gösterilerek geçersiz kılınamaz.”.

İlgili madde uyarınca yönetim kurulu üyeleri kanundan veya esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde şirkete, pay sahiplerine ve alacaklılara karşı verdikleri zarardan sorumlu olacaklardır. Burada düzenlenen sorumluluk nedeni kanun veya esas sözleşme uyarınca yönetim kurulu üyelerine düşen yükümlülüklerin kusurlu bir davranışla ihlal edilmesidir. Yönetim veya temsil yetkisinin devri halinde ise devreden kişinin sorumluluğu, yetki devrinin kanuna uygun olarak yapılması ve görev veya yetkilerin devredildiği kişilerin seçiminde makul derecede özen gösterilmesi halinde bulunmayacaktır. Bu şartlar altında devir gerçekleşmiş ise artık görev veya yetkisini devreden yönetim kurulu üyeleri sorumlu olmayacaktır.

2. Özel Sorumluluk Halleri

Genel sorumluluk halinin yanında bazı özel sorumluluk halleri belirlenmiştir. Bu haller;

  • Belgelerin ve beyanların kanuna aykırı olması (TTK m.549)
  • Sermaye hakkında yanlış beyanlar ve ödeme yetersizliğinin bilinmesi (TTK m.550)
  • Değer biçilmesinde yolsuzluk (TTK m.551)
  • Halktan para toplamak (TTK m.552)
  • Hakimiyetin hukuka aykırı kullanılması (TTK m.202)
  • İnternet Sitesi (TTK m.1524)

a. Belge ve Beyanların Kanuna Aykırı Olmasından Doğan Sorumluluk

Belge ve beyanların kanuna aykırı olmasından doğan sorumluluk m.549’da, “Şirketin kuruluşu, sermayesinin artırılması ve azaltılması ile birleşme, bölünme, tür değiştirme ve menkul kıymet çıkarma gibi işlemlerle ilgili belgelerin, izahnamelerin, taahhütlerin, beyanların ve garantilerin yanlış, hileli, sahte, gerçeğe aykırı olmasından, gerçeğin saklanmış bulunmasından ve diğer kanuna aykırılıklardan doğan zararlardan, belgeleri düzenleyenler veya beyanları yapanlar ile kusurlarının varlığı hâlinde bunlara katılanlar sorumludur.” düzenlenmektedir.

Burada, şirketin kuruluşu, sermayenin artırılması ve azaltılması ile birleşme, bölünme, tür değiştirme ve menkul kıymet çıkarma gibi durumlar denilerek benzer nitelikte olmakla birlikte kanun metninde yer almayan işlemler için hazırlanan belgelerin ve beyanların kanuna aykırı olması durumunda bu madde kapsamında sorumluluk söz konusu olacaktır. Ek olarak, bu işlem grubuna ait belgeleri düzenleyenler ile beyanda bulunanlar için kusur şartı aranmamaktadır. Yani burada kusursuz sorumluluk hali söz konusudur. Ancak belgeleri düzenleyip beyanda bulunmamakla birlikte sürece katılan kimseler bakımından kusurlu sorumluluk hali öngörülmektedir.

Esas olarak belgelerin ve beyanların kanuna aykırı olmasından, Kanun maddesinde belgelerin, izahnamelerin, taahhütlerin, beyanların ve garantilerin yanlış, hileli, sahte, gerçeğe aykırı olmasından, gerçeğin saklanmış bulunmasın ve diğer kanuna aykırılıklardan söz edilmektedir.

Belgelerin ve beyanların kanuna aykırı olması halinde dava açma hakkı düzenlenen bu belge ve beyanlar nedeni ile zarar gören kimselere verilmiş, yani mevcut pay sahipleri, belirtilen belge veya beyanlar sebebiyle pay sahipliğini yitirenler, menkul kıymeti alanlar veya elden çıkaranlar zarar görmüş olabileceğinden dava açma hakkını da haizlerdir. Anonim şirketin bizzat kendisinin dava açma hakkına sahip olup olmadığı doktrinde tartışmalı olsa da, madde gerekçesinde aktif dava ehliyetinin zarar görene ait olduğu belirtildiğinden eğer anonim şirket belge ve beyanların gerçeğe aykırı düzenlenmesinden dolayı zarar görmüş ise dava açması mümkündür.

b. Sermaye Hakkında Yanlış Beyanlar ve Ödeme Yetersizliğinin Bilinmesi

Sermayenin korunması ilkesi anonim şirkete hakim olan temel ilkeler arasında yer almaktadır. Sermayenin korunması ilkesinin bir yansıması olan sermaye hakkında yanlış beyanlar ve ödeme yetersizliğinin bilinmesinden doğan sorumluluğa ilişkin düzenleme TTK m.550’de, “Sermaye tamamıyla taahhüt olunmamış veya karşılığı kanun veya esas sözleşme hükümleri gereğince ödenmemişken, taahhüt edilmiş veya ödenmiş gibi gösterenler ile kusurlu olmaları şartıyla, şirket yetkilileri, bu payları üstlenmiş kabul edilirler ve payların karşılıkları ile zararı faiziyle birlikte müteselsilen öderler. Sermaye taahhüdünde bulunanların ödeme yeterliliğinin bulunmadığını bilen ve buna onay verenler, söz konusu borcun ödenmemesinden doğan zarardan sorumludurlar.” şeklinde ifade edilmiştir.

Hüküm ile anonim şirket esas sermayesinin korunması amaçlanmakla birlikte, esas sermayeyi koruyucu niteliğinde olmasından dolayı hem pay sahipleri hem de alacaklıların menfaatini koruyucu bir düzenleme getirilmiştir. Sermaye tamamıyla taahhüt edilmemesine rağmen veya karşılığı kanun ya da esas sözleşme hükümleri gereğince ödenmemişken taahhüt edilmiş veya ödenmiş gibi gösterenler kusuru aranmaksızın; kusurlu olmaları şartıyla şirket yetkilileri de sorumlu kılınmıştır. Maddede geçen şirket yetkilisi kavramı yönetim kurulu üyelerini de kapsamaktadır. Bu maddede düzenlenen fiillerde bulunan kusursuz sorumlulular ile belirtilen fiillerin işlenmesinde kusurlarıyla iştirak eden şirket yetkilileri müteselsil sorumludur.

c. Değer Biçilmesinde Yolsuzluk

Değer biçilmesinde yolsuzluk TTK m.551’de, “Ayni sermayenin veya devralınacak işletme ile ayınların değerlemesinde emsaline oranla yüksek fiyat biçenler, işletme ve aynın niteliğini veya durumunu farklı gösterenler ya da başka bir şekilde yolsuzluk yapanlar, bundan doğan zarardan sorumludur.” düzenlenmektedir. Yine bu madde de sermayenin korunması ilkesine yöneliktir. Madde hükmünde değer biçilmesinde yolsuzluk halleri sayılırken “ya da başka şekilde yolsuzluk yapanlar” ifadesini kullanarak değer biçilmesinde yolsuzluk hallerinin maddede sayılanlarla sınırlı olmadığı ifade edilmiştir.

Bu madde kapsamında sorumluluğun doğabilmesi için değer biçilmesinde yolsuzluk yapan kimsenin kusuru aranmaktadır. Değer biçilmesinde yolsuzluk durumlarında dava açma hakkı anonim şirketin bizzat kendisine, pay sahiplerine ve alacaklılara verilmiştir.

d. Halktan Para Toplamak

Sermaye Piyasası Kanunu hükümleri saklı kalmak kaydı ile şirket kurmak veya şirketin sermayesini artırmak amacı yahut bu vaatle halka çağrıda bulunarak para toplanması TTK m.552’ye göre yasaklanmıştır. Bu hükümde, halktan para toplanmasına ilişkin sebepler sınırlı sayıda değildir. Buna ek olarak, hükmün uygulanabilmesi için kusura gerek yoktur ve iyiniyetle hareket de hükmün uygulanmasına engel olmaz. Madde kapsamında halktan para toplama sebebi ile sorumlu tutulabilmek için anonim şirket bünyesinde organ sıfatını haiz olmaları veya şirkette belirli bir sıfatta faaliyet gösterme zorunluluğu yoktur. Dava açma hakkı, anonim şirketin kurulması, sermayenin artırılması veya benzeri sebepler ile para yatıran ve bu nedenle de zarara uğrayan herkese tanınmıştır.

e. Şirketler Topluluğunda Hakimiyetin Hukuka Aykırı Kullanılmasından Doğan Sorumluluk

Şirketler topluluğu bakımından hakimiyetin hukuka aykırı kullanılmasından kaynaklanan sorumluluk TTK m.202’de düzenlenmektedir. Hükme göre, hakim şirket, hâkimiyetini bağlı şirketi kayba uğratacak şekilde kullanamaz. Özellikle bağlı şirketi, iş, varlık, fon, personel, alacak ve borç devri gibi hukuki işlemler yapmaya; kârını azaltmaya ya da aktarmaya; malvarlığını ayni veya kişisel nitelikte haklarla sınırlandırmaya; kefalet, garanti ve aval vermek gibi sorumluluklar yüklenmeye; ödemelerde bulunmaya; haklı bir sebep olmaksızın tesislerini yenilememek, yatırımlarını kısıtlamak, durdurmak gibi verimliliğini ya da faaliyetini olumsuz etkileyen kararlar veya önlemler almaya yahut gelişmesini sağlayacak önlemleri almaktan kaçınmaya yöneltemez.

Belirtilen hakimiyetin hukuka aykırı olarak kullanıldığı haller mevcut olmakla birlikte, kayıp, o faaliyet yılı içinde fiilen denkleştirildiği veya kaybın nasıl ve ne zaman denkleştirileceği belirtilmek suretiyle en geç o faaliyet yılı sonuna kadar, bağlı şirkete denk değerde bir istem hakkı tanındığı takdirde hakim şirketin hakimiyetini bağlı şirkete hukuka aykırı kullanımı söz konusu olmayacaktır.

Denkleştirme, faaliyet yılı içinde fiilen yerine getirilmez veya süresi içinde denk bir istem hakkı tanınmazsa, bağlı şirketin her pay sahibi, hâkim şirketten ve onun, kayba sebep olan, yönetim kurulu üyelerinden, şirketin zararını tazmin etmelerini isteyebilir. Hâkim istem üzerine veya resen somut olayda hakkaniyete uygun düşecekse, tazminat yerine bu maddenin ikinci fıkrası hükümlerine göre, davacı pay sahiplerinin paylarının hâkim şirket tarafından satın alınmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir başka bir çözüme karar verebilir. Pay sahiplerinin yanında şirket iflas etmemiş olsa bile, alacaklılar dava açıp şirketin zararını şirkete ödenmesini talep etme hakkına sahiptirler.

Kayba sebebiyet veren işlemin, aynı veya benzer koşullar altında, şirket menfaatlerini dürüstlük kuralına uygun olarak gözeten ve tedbirli bir yöneticinin özeniyle hareket eden, bağımsız bir şirketin yönetim kurulu üyeleri tarafından da yapılabileceği veya yapılmasından kaçınılabileceğinin ispatı hâlinde tazminata hükmedilemez.

Pay sahiplerinin ve alacaklıların açacağı davaya, kıyas yoluyla 553, 555 ilâ 557, 560 ve 561 inci maddeler uygulanır. Hâkim teşebbüsün merkezinin yurt dışında bulunması hâlinde tazminat davası bağlı şirketin merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinde açılır.

Hâkimiyetin uygulanması ile gerçekleştirilen ve bağlı şirket bakımından açıkça anlaşılabilir haklı bir sebebi bulunmayan, birleşme, bölünme, tür değiştirme, fesih, menkul kıymet çıkarılması ve önemli esas sözleşme değişikliği gibi işlemlerde, genel kurul kararına red oyu verip tutanağa geçirten veya yönetim kurulunun bu ve benzeri konulardaki kararlarına yazılı olarak itiraz eden pay sahipleri; hâkim teşebbüsten, zararlarının tazminini veya paylarının varsa en az borsa değeriyle, böyle bir değer bulunmuyorsa veya borsa değeri hakkaniyete uygun düşmüyorsa, gerçek değerle veya genel kabul gören bir yönteme göre belirlenecek bir değerle satın alınmasını mahkemeden isteyebilirler. Değer belirlenirken mahkeme kararına en yakın tarihteki veriler esas alınır. Tazminat veya payların satın alınmasını istem davası, genel kurul kararının verildiği veya yönetim kurulu kararının ilan edildiği tarihten başlayarak iki yılda zamanaşımına uğrar.

d. Şirket İçin Web Sitesi Açılmamasından Yahut İstenilen Bilgilerin Yayımlanmamasından Kaynaklanan Sorumluluk

Türk Ticaret Kanunu m.1524’e göre, “397 nci maddenin dördüncü fıkrası uyarınca denetime tabi olan sermaye şirketleri, kuruluşlarının ticaret siciline tescili tarihinden itibaren üç ay içinde bir internet sitesi açmak ve bu sitenin belirli bir bölümünü şirketçe kanunen yapılması gereken ilanların yayımlanmasına özgülemek zorundadır. İnternet sitesinde yayımlanacak içerikler, bu Kanunda belli bir süre belirtilmiş ise bu süre içinde, belirtilmemiş ise içeriğin dayandığı işlemin veya olgunun gerçekleştiği tarihten, tescil veya ilana bağlandığı durumlarda ise tescil veya ilanın yapıldığı tarihten itibaren en geç beş gün içinde, şirketin kuruluşundan internet sitesi açılıncaya kadar geçen sürede yayımlanması gereken içerikler de bu sitenin açıldığı tarihte siteye konulur.”. Bu hükme uyulmaması, ilgili kararların iptal edilmesinin sebebini oluşturur, kanuna aykırılığın tüm sonuçlarının doğmasına yol açar ve kusuru bulunan yöneticiler ile yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna neden olur.

Rekabet Kanunu Bakımından Sorumluluk Sebepleri

Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 16.maddesine göre, “Bu Kanunun 4, 6 ve 7 nci maddelerinde yasaklanmış davranışlarda bulunanlara, ceza verilecek teşebbüs ile teşebbüs birlikleri veya bu birliklerin üyelerinin nihai karardan bir önceki mali yıl sonunda oluşan veya bunun hesaplanması mümkün olmazsa nihai karar tarihine en yakın mali yıl sonunda oluşan ve Kurul tarafından saptanacak olan yıllık gayri safi gelirlerinin yüzde onuna kadar idarî para cezası verilir. Teşebbüs veya teşebbüs birliklerine üçüncü fıkrada belirtilen idarî para cezaları verilmesi halinde, ihlalde belirleyici etkisi saptanan teşebbüs veya teşebbüs birliği yöneticilerine ya da çalışanlarına teşebbüs veya teşebbüs birliğine verilen cezanın yüzde beşine kadar idarî para cezası verilir.” Bu durumda teşebbüs ve teşebbüs yöneticilerine Türk Ticaret Kanunu’nda yönetim kurulu üyeleri ve murahhaslar bakımından getirilen sorumluluk hükümlerinden farklı bir sorumluluk türü getirilmiştir.

Sonuç olarak, anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin çeşitli hallerde sorumlulukları doğabilmektedir. Yukarıda sayılanlara ek olarak, yönetim kurulunun bir heyet halinde veya üyelerin münferiden genel kurul kararı aleyhine kötü niyetle iptal davası açması, ana sermayenin usulsüz olarak arttırılması veya azaltılması, şirketin iflas etmesi, müzakerelere katılma yasağının ihlal edilmesi, şirketle işlem yapma yasağının ihlal edilmesi gibi haller de sorumluluklarına sebep olacak hallerdendir. Bu sebeple yapılan yönetim kurulu üyelerinin yaptıkları işlemlerde oldukça özenli davranmaları gerekmektedir.

Blog Yazılarımız: TİCARİ REKLAM VE HAKSIZ TİCARİ UYGULAMALAR YÖNETMELİĞİ’NDEKİ DEĞİŞİKLİKLER

Av. Nagehan Koçer
Av. Serhan Cantaş