Tanıma ve Tenfiz Davaları

Paylaş:

Tanıma davası, yabancı ülkenin mahkeme kararının, kesin hüküm veya kesin delil olarak kabul edilmesi amacıyla açılan davadır. Tanıma davası amacına yönelik olarak, icrası gerekmeyen mahkeme ilamları için öngörülmüştür.

Tenfiz davası ise, yabancı mahkemelerce kişilerin hukuki ilişkilerine dayalı, icrai nitelik arz eden hükümlerin Türkiye’de de geçerli olarak hüküm ve sonuç doğurmasını amaçlayan davadır. Tenfiz davalarında, tanıma davalarından farklı olarak hüküm icrai nitelik gösterir.

Tanıma ve tenfizin tanımları MÖHUK’da düzenlenmiştir. Buna göre:

  • Tanıma: Yabancı mahkeme ilâmının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi yabancı ilâmın tenfizşartlarını taşıdığının mahkemece tespit edilmesidir.
  • Tenfiz: Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilâmların Türkiye’de icra olunabilmesi yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfizkararı verilmesine bağlıdır.

Tanıma ve Tenfiz Davalarının Şartları

Tanıma ve tenfiz davaları için ön görülen şartlar, ön koşullar ve esasa ilişkin koşullar olmak üzere ikiye ayrılmıştır.

  • MÖHUK m. 50/1

“Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilâmların Türkiye’de icra olunabilmesi yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır.”

Madde hükmüne göre ön koşullar;

  • Yabancı bir mahkeme tarafından verilmiş ilamın varlığı
  • Hukuk davalarına ilişkin yabancı mahkeme kararı olması
  • Karar, kesinleşmiş bir karar olması.
  • MÖHUK m. 54

“(1) Yetkili mahkeme tenfiz kararını aşağıdaki şartlar dâhilinde verir:

  1. a) Türkiye Cumhuriyeti ile ilâmın verildiği devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut o devlette Türk mahkemelerinden verilmiş ilâmların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiilî uygulamanın bulunması.
  2. b) İlâmın, Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması veya davalının itiraz etmesi şartıyla ilâmın, dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı hâlde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince verilmiş olmaması.
  3. c) Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması.

             ç) O yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk mahkemesine itiraz etmemiş olması.”

Madde hükmüne göre esasa ilişkin koşullar ise;

  • Hükmün verildiği yer ile Türkiye arasında karşılıklılık olması (tanımada şart olarak aranmaz)
  • İlamın, Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması veya davalının itiraz etmesi şartıyla ilamın, dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı halde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince verilmemesi
  • Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı olmaması
  • Kararın davalının savunma hakkı tanınarak verilmiş olması.

Revizyon yasağı, Türk mahkemelerinin, yabancı bir mahkeme kararının tanınması veya tenfizi davasında, sadece tanıma veya tenfiz şartlarının varlığını inceleme yetkisinin bulunmasıdır. Revizyon yasağından anlaşılması gereken Türk mahkemeleri, yabancı mahkeme kararı çerçevesinde usul ya da kararda yer alan maddi ve hukuki saptamaların doğruluğu hakkında bir karar veremez.

Tanıma ve Tenfiz Davası İçin Aranacak Belgeler

  • Yabancı mahkemece verilen kararın ıslak imzalı, mühürlü şekilde aslı
  • Yabancı mahkemenin kararının kesinleşmiş olduğunu gösterir ıslak imzalı, mühürlü şerh veya belge
  • Apostil Şerhi
  • Yabancı mahkemenin vermiş olduğu kararın Türkçeye yeminli tercüman tarafından Noter veya Konsolosluktan onaylatılmış olarak tercüme edilmiş tercüme
  • Pasaport ve nüfus cüzdanı fotokopisi
  • Özel yetkilendirilmiş olan vekaletname

Tanıma ve Tenfizde Görev ve Yetki

MÖHUK m. 51

“(1) Tenfiz kararları hakkında görevli mahkeme asliye mahkemesidir.

(2) Bu kararlar kendisine karşı tenfiz istenen kişinin Türkiye’deki yerleşim yeri, yoksa sâkin olduğu yer mahkemesinden, Türkiye’de yerleşim yeri veya sâkin olduğu bir yer mevcut değilse Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden birinden istenebilir.”

Ancak görevli mahkemenin tayini maddesine bir istisna getirilmiştir. Buna göre Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine dair 4787 sayılı kanunda hükme göre, aile hukukuna ilişkin yabancı mahkeme kararları için tanıma ve tenfiz talebi Aile Mahkemelerine yapılır.

Tanıma ve Tenfizde Dava Şartları ile İlgili Yargıtay Kararı


  • Yargıtay 3.Hukuk Dairesi Esas: 2016/ 12226 Karar: 2018 / 2779

“Tanıma ve tenfiz davalarında; dava dilekçesine yabancı mahkeme ilamının o ülke makamlarınca usulen onanmış aslının veya ilamı veren yargı organı tarafından onanmış örneğinin ve onanmış tercümesinin, ilamın kesinleştiğini gösteren ve o ülke makamlarınca usulen onanmış yazı veya belge ile onanmış tercümesinin eklenmesi gerekmektedir. 5718 sayılı Yasanın 53. maddesinde yer alan düzenleme bu şekildedir.

Davaya konu istem, yabancı mahkeme kararının tanınması ve tenfizine ilişkin bulunmakla öncelikle, buna ilişkin yasal düzenlemeler ile kavram ve kurumların irdelenmesinde yarar vardır:

Yabancı Mahkeme Kararlarının Tanınması ve Tenfizi, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (MÖHUK)’un İkinci Kısmının İkinci Bölümünde düzenlenmiştir. Kanunun 50 ila 57. maddeleri “tenfiz” e, 58 ile 59. maddeleri ise “tanıma”ya ilişkindir.

5718 sayılı Kanunun;

“Tenfiz Kararı” başlıklı 50. maddesinin 1. fıkrasında:

“Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilamların Türkiye’de icra olunabilmesi yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır.”

“Tenfiz İstemi” başlıklı 52. maddesinin 1. fıkrasının 1. cümlesinde:

“Kararın tenfiz edilmesinde hukuki yararı bulunan herkes tenfiz isteminde bulunabilir.”

“Tenfiz Şartları” başlıklı 54. maddesinde:

“(1) Yetkili mahkeme tenfiz kararını aşağıdaki şartlar dahilinde verir:

  1. a) Türkiye Cumhuriyeti ile ilamın verildiği devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut o devlette Türk mahkemelerinden verilmiş ilamların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiili uygulamanın bulunması.
  2. b) İlamın, Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması veya davalının itiraz etmesi şartıyla ilamın, dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı halde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince verilmiş olmaması.
  3. c) Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması.

ç) O yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk mahkemesine itiraz etmemiş olması.” yasal ifadesini içermektedir.

“Tanıma” başlıklı 58. maddesinde:

“(1) Yabancı mahkeme ilamının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi yabancı ilamın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlıdır. Tanımada 54 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi uygulanmaz.

(2) İhtilafsız kaza kararlarının tanınması da aynı hükme tabidir.

(3) Yabancı mahkeme ilamına dayanılarak Türkiye’de idari bir işlemin yapılmasında da aynı usul uygulanır.”

“Kesin Hüküm ve Kesin Delil Etkisi” başlıklı 59. maddesinde:

“Yabancı ilamın kesin hüküm veya kesin delil etkisi yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade eder.” Hükümleri yer almaktadır.

Maddi anlamda kesin hükmün, taşıdığı niteliğin gereği olarak, iki sonucu bulunmaktadır: kararın kesin delil teşkil etmesi ve aynı konuda, aynı taraflar arasında, aynı sebeple dava açılması halinde karşı tarafın kesin hüküm itirazında bulunabilmesidir.

İşte yabancı mahkeme kararının tanınmasının hukuki gerekçesini, kararın kesin hüküm kuvveti oluşturmaktadır.

Tenfiz ve tanıma davalarında; dava dilekçesine yabancı mahkeme ilamının o ülke makamlarınca usulen onanmış aslının veya ilamı veren yargı organı tarafından onanmış örneğinin ve onanmış tercümesinin, ilamın kesinleştiğini gösteren ve o ülke makamlarınca usulen onanmış yazı veya belge ile onanmış tercümesinin eklenmesi gerekmektedir. 5718 sayılı Yasanın 53. maddesinde yer alan düzenleme bu şekildedir.

05.10.1961 tarihli Lahey Sözleşmesinin 3. ve 4. maddelerinde tanımlanan şekilde ilamın aslına uygun olduğunun teyidi için onay şerhinin belgenin verildiği devletin yetkili makamlarınca karara işletilmesi, bundan sonra tercümenin orada bulunan Türk yetkili makamlarınca tasdikinin sağlanması gerekmektedir.

Somut olayda, … Yerel Mahkemesi (Aile Hukuk Davaları Bölümünün) 10/04/2013 tarih ve 151 …/12 sayılı kararının o ülke makamlarınca usulen onanmış aslına veya ilamı veren yargı organı tarafından onanmış örneğine ve ilamın kesinleştiğini gösteren ve o ülke makamlarınca usulen onanmış yazı veya belge ile noterler yetkili tercümanı tarafından yapılan tercümenin yetkili Türk makamları tarafından onandığına dair tasdik şerhine rastlanılmamıştır.

Mahkemece, belirtilen eksiklikler giderilmeden eksik inceleme ile davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, doğru görülmemiştir.”

Tanıma ve Tenfizde Görevli Mahkeme ile İlgili Yargıtay Kararı

  • Yargıtay 14.Hukuk Dairesi Esas: 2015/ 4915 Karar: 2015 / 3473

“Mahkemece dava MÖHUK’nın 34. maddesine dayalı tenfiz isteğinden ibaret olup hasımlı bir dava olmadığı, bu nedenle duruşma yapılmasına gerek bulunmadığı, Münih Asliye Hukuk Mahkemesinin 68 VI 8900/2011 sayılı apostil şerhli kararı MÖHUK’nın 38. maddesinde yer alan koşulları taşıdığından isteğin kabulü ile MÖHUK’nın 40. maddesi gereğince tenfizine karar verilmiştir.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 03.03.2015 tarihli, 2015/45641 sayılı tebliğnamesi ile, süresinde temyiz edilmeksizin kesinleşmiş bulunan hükmün HUMK’nın 427/6. maddesi uyarınca Kanun yararına bozulmasını istemiştir.

Kural olarak mirasçılık belgesi aksi sabit oluncaya kadar geçerli belgelerden olup kesinleşmesi mümkün olmadığından tenfizi de istenemez.

5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun 51. maddesi gereğince “tenfiz kararları hakkında görevli mahkeme asliye mahkemesidir. Bu kararlar kendisine karşı tenfiz istenen kişinin Türkiye’deki yerleşim yeri, yoksa sakin olduğu yer mahkemesinden, Türkiye’de yerleşim yeri veya sakin olduğu bir yer mevcut değilse Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden birinden istenebilir”.

Bu madde gereğince tenfiz kararlarını vermeye görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu hükme bağlanmıştır.

Göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkin olup, re’sen gözetilerek mahkemece Görevsizlik kararı verilerek dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesi gerektiği halde yazılı şekilde davanın esasına dair hüküm kurulması doğru olmadığından Cumhuriyet Başsavcılığının Adalet Bakanlığının gösterdiği lüzum üzerine kanun yararına bozma isteğinin kabulü gerekmiştir.”

Blog Yazılarımız: Yabancı Para Alacağı Dava veya İcra Takibine Nasıl Konu Edilir?

Stj.Av. Altuğ Eliri
Av. Serhan Cantaş